İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)'de devam eden teftiş, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun FETÖ lideri Fethullah Gülen ile görüştüğü iddiası ve HDP Milletvekili Semra Güzel'in terörist sevgilisi ile ilgili ayrıntılı açıklamalar yaptı. öreceğiz önümüzdeki günlerde. Teftiş yapılıyor. Bakalım neler çıkıyor? Kamu gücünü insanlar kendi siyasi ikballeri için kullanmazlar. Kamu gücü bu ülkenin, milletin geleceği, devletin bekası içindir" ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, A Haber'de canlı yayınlanan "Melih Altınok ile Sebep Sonuç" programında gündeme dair açıklamalar yaptı.
İçişleri Bakanı Soylu, HDP'li Semra Güzel hakkında yöneltilen soruya şu yanıtı verdi:
"Partilerin grup konuşmalarını biraz seyredebildim, arkadaşlarıma da takip ettirdim. Ne Meral Akşener ne Kılıçdaroğlu ne de HDP, 'Bu fotoğraf doğru değildir. Terörle bu kadar iç içe girmiş ve terörün içinde bulunmuş bu anlayışı şiddetle reddediyoruz. Bunu kabul etmiyoruz.' diyemediler. Siyasette şu işler vardır. Bazen birisi el altından bir söz söyleyebilir. Yarın öbür gün karşınıza çıktığında 'Bizim arkadaşımız söyledi.' derler. Orada liderlerin, genel başkanların sözü esastır. Bir tanesi bir şey söylemedi, söyleyemedi."
Her şeyin siyasete meylettirilmesinin yanlışlığına dikkati çeken Soylu, "1960 darbesine giderken İsmet İnönü'nün söylediği 'Sizi ben bile kurtaramam.' mantığını 21. asırda 'Biz iktidarı devirelim, kiminle devirirsek devirelim.' anlayışına ve mantığına girersiniz. Bu bir terör örgütü olur. Hiç önemli değil. FETÖ sokak çağrısı yapacak. Hiç önemli değil. FETÖ'nün Avrupa'daki ve Amerika'daki sosyal medya teröristleri çağrı yapacaklar. Bunun hiçbir ehemmiyeti yok." değerlendirmesinde bulundu.
"2009'DA TERÖR ÖRGÜTÜNE KATILMIŞ"
Soylu, Güzel'in görüntü verdiği teröriste ilişkin ise "2009'da terör örgütüne katılmış. Nereden katıldığını biliyor musunuz? Dicle Haber Ajansından." dedi.
"Bu insan milletvekili olmak için resmi başvurularını yaptığında devlet nasıl bir araştırma gerçekleştiriyor. Devlet, 'Bu insan milletvekili olamaz.' diyemiyor mu?" sorusu üzerine Soylu, şunları kaydetti:
"Diyemiyor. Devletin böyle bir hakkı yok. Adli sicil kaydı var. Bu kişinin adli sicil kaydında bir problem söz konusu değil. Diyelim ki bu kişi doktorken, eczacıyken veya bir görev gerçekleştirirken bir hırsızlık yaptı. Bir cinsel tacizde bulundu. Kovuşturma ve soruşturma devam ederken bunun adli sicil kaydına işlenmez. Adli sicil kaydı nedir biliyor musunuz? Bütün her şey bitecek. En üst merci olan, bazı alt derece mahkemeler de bunun kararını verebiliyor. Geneli üst yargıdır. Sonra adli sicile girer. Bununla ilgili bir ceza yatmışsa, bunun karşılığını da ödemişse buradan çıkarılır. Buradan hiç kimse göremez."
İBB'DEKİ TEFTİŞ; HER AY BAZI GAZETECİLERE 15 BİN LİRA, BAZILARINA 30 BİN LİRA
Soylu, konuşmasında, İBB'deki terörle iltisaklı oldukları belirtilen çalışanlar hakkında başlatılan teftişe ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sosyal medyanın yalanı doğru kılamayacağına vurgu yapan Soylu, "Her ay bazı gazetecilere 15 bin lira, bazılarına 30 bin lira, bazılarına başka şeyler vermek sizi haklı ve meşru kılmaz. Göreceğiz önümüzdeki günlerde. Teftiş yapılıyor. Bakalım neler çıkıyor? Kamu gücünü insanlar kendi siyasi ikballeri için kullanmazlar. Kamu gücü bu ülkenin, milletin geleceği, devletin bekası için... Bizim başka sorumluluklarımız var." diye konuştu.
Seçimlerin kaybedilebileceğini dile getiren Soylu, bazen de kaybedilen seçimin de kazanç olduğunu söyledi. Soylu, ellerinden geleni yaptıktan sonra takdiri her zaman millete bıraktıklarını aktararak, şöyle devam etti:
"Millet böyle takdir gösterdi. Başımızın üzerinde yeri var. Elbette ki bu, bizim yarışı bıraktığımız anlamına gelmez. 2024 seçimleri için parti teşkilatları ellerinden gelen gayreti ortaya koyacaklardır. Sonucunda yeniden İstanbul'un teveccühünü almak için gayret gösterecekler. Patnos ve Silopi belediye HDP'de. Patnos ve Silopi belediyesinin oraya istediği kişiyi almasına seyirci mi kalmalıyız? Dağla irtibatlı veya dağdakinin bir kardeşini oraya alabilecek, bunu terör örgütünün talimatıyla gerçekleştirecek bir anlayış mı ortaya koymalıyız? HDP'de olabilir. Benim görevim kanuna uymayan durumu kontrol etmektir. Bana bu görevi halk veriyor.
2019'dan bugüne kadar tamı tamına belediyelerle ilgili 2 bin 32 soruşturma yapmış Bakanlığımız. Türkiye'deki bütün belediyelerle ilgili, bütün siyasi partilere farklı gerekçelerle... Biz araştırma, ön inceleme ve buralardan da bir durum söz konusu olursa... Bazen hukuka uymuyor. Söylendiği gibi olmayan sonuçlar da çıkmayabiliyor. Eğer böyleyse soruşturma açılır. Vatandaşın şikayetleri veya sizin gazetenizde çıkan kamuya mal olmuş meseleyle ilgili olay meydana gelirse yapılması gereken soruşturmalardır. Alt baremlerini söyledim. Bir de bizim rutinlerimiz vardır. Özel idarelerimi denetlemek zorundayım. YİKOB'larımı denetlemek zorundayım rutin olarak. Belediyeleri rutin olarak denetlemek zorundayım. Benim görevim bu. Onun gözüne bir çapak sokmak için değil. Onun bir açığını yakalayıp onunla ilgili bir süreci başlatmak için değil. Bizim arkadaşlarımızın bir görevi de rehberlik yapmaktır."
Teftişlerin iki rutini olduğunu anlatan Soylu, bunlardan birinin de özel teftiş olduğunu söyledi. Soylu, bunun genel teftişten daha kısıtlı, zamanı ve zemini daha belli olduğunu belirterek, "Bu abartıldığı gibi 'Bunun üzerine gidiliyor.' gibi değil. 2019'dan bugüne belediyelerle ilgili yapılan özel teftiş sayısı 166'dır. 2019'da 47, 2020'de 3, 2021'de 6 AK Parti belediyesine özel teftiş yapılmış. 2021'de 14, 2020'de 4, 2019'da 25 CHP belediyesine teftiş yapılmış." diye konuştu.
Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz adli sicil kaydını aldık.' diyorlar. Adli sicil kaydında not olarak hatta 2019'da bu alınırken 'Bu sakıncalıdır, çalıştırılmaması gerekir.' denilenlerin hepsi alındı. 2019'un haziranıyla kasımı arasında istediklerinde 'Bu sakıncalıdır, bunun alınmaması gerekir.' dendiği anda güvenlik tahkikatı ve arşiv araştırması sonucunda, almış ve koymuş. Bütün belgeler burada. Hepsi var. 2020-2021'de şirketlerden bir tane istememiş. Madem istenmiyor, madem size... Sicil kaydı almışsanız, madem sicil kayıtlarında bir şey görmemişseniz şurada bize yazı yazmışsınız bu iddialar ortaya çıktıktan sonra. Bunları ben kendimden ortaya çıkarmıyorum. TBMM'de kendi hesabımızı vermek zorundayız. Bütçe görüşmeleri esnasında o gün şahsıma da hakaret eden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel çıktı, 'Siz 2019 seçimlerinden önce yalan söylediniz, eğer burası kazanılırsa buraya şöyle şöyle insanlar gelecek dediniz. Bunu ispat edemediniz, müfterisiniz.' Bunun üzerinden hakaretlerde bulundu. Onun üzerine MHP Milletvekili Arzu Hanım bu soruyu sordu. Şu şu belediyelerde meclis üyeleri CHP kontenjanından girdi, terör örgütüyle bağı olduğu için belediye meclis üyeliklerinden atıldılar, bir kısmı da tutuklandı, bir kısmı cezaevinde kaldı, bir kısmının da hala mahkemeleri sürüyor. İkincisi şu yapılan soruşturma. Bunun içi nereden geliyor? DİAYDER'den. Bu olay başladığında ben bunun İBB'yle bağlantısı olduğunu bilmiyordum. Jandarma 'Böyle bir tespitimiz var, bunu savcılığa bildireceğiz, bu konuda suç tespit ettik.' dedi.
Kamuya bir adam alıyorsunuz. Nereden alıyorsunuz? DİAYDER'den. Bu DİAYDER'le ilgili meseleye girdiğimiz zaman İBB'yle ilgisi olduğunu görmedik. Soruşturmanın ileriki safhalarında öyle bir hal aldı ki iddianameye de yansıdı. Apo için eylem yapan, terör örgütünde öldürülenlerin Uhud Savaşı'ndaki şehit gibi olduğunu, Türkiye'nin bölünmesi gerektiğini söylüyorlar. Tam da 2009'da kurulan bu dernek 2013-2014'te Apo'nun 'Sizi ben buraya konduruyorum.' dediği bir dernek. Aslında dini ifsat etmek için görevlendirilen bir dernek. Bu soruşturma genişleyince anlaşılıyor ki bunun bir ilgisi daha var. Bunlar konuşuyorlar. İBB'ye 'Haber vereceğiz.' diyorlar. Bunlar kimler? Her biri suç kaydı olan adamlar ve tutuklandılar. Örgüt üyeliğinden tutuklandılar. Bunlar sözde 'değer ailesi' derler. Eğer birisi dağdaysa ailesinin ekonomik olarak desteklenmesini isterler. Oradan elde ettikleri gelirleri oraya verdiklerini kendileri ikrar ediyorlar, tespitlerde de dinleme tapelerinde de var. Bunu bir sistem olarak ortaya koymuşlar."
KILIÇDAROĞLU'NUN 34 DOSYA İDDİASINA CEVAP
Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İçişleri Bakanlığının 34 yolsuzluk dosyasına el koyduğu iddialarına da yanıt verdi.
Kendilerinde dosyaların sadece fotokopileri olduğunu dile getiren Soylu, "Aslı bizde değil. Kimsenin dosyasına el koymadık. Kılıçdaroğlu kendisini dinlediğimizi de söylüyor. Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisini telefonla dinleseydi Pensilvanya'yla konuştuğunu kaydederdi. Şahidi de var. Çıkıp, 'Ben geçmiş olsun demedim.' dedi. Bunu 6. kez söylüyorum ama oradan hala cevap yok. Kılıçdaroğlu bunları söyler. Bir de şunun cevabını bekliyorum, bu soruyu da sordum. Kimseye hakaret etmiyorum, iftira etmiyorum. 'Böyle bir şey yok.' desin. Mesela desin ki 'Biz Pensilvanya'yla bir diş muayenehanesinde konuştuğumuzda yurtta barış dünyada barış sözünü konuşmadık.' desin. 'Konuşmadık.' desin. Böyle bir şey söyleyiversin. 'Orada şu kişilerle beraber değildim.' desin. Söyleyemez. Karşımızda hakikaten siyaset tanımına sığdıramadığımız, bu ülkenin değerleriyle örtüştüremediğimiz bir kimlik var.
34 belge burada. İBB Başkanı çıktı, 'Elimde 40 yolsuzluk dosyası var.' dedi. Sayısını da bilmiyor. Sayı 34. Yine geçen gün Kılıçdaroğlu, '13 milyarlık' yolsuzluk var.' dedi. Bütün arkadaşlarımız bu dosyaları inceledi. 21 tanesinde herhangi bir suç unsuru ve suistimal bulunmadan 'Dosyanın soruşturulmasına gerek yoktur.' kararı verdi. 7 tanesi şirketlerle alakalı. Ticaret Bakanlığı ve Mülkiye Teftiş Kuruluyla ortak bir şekilde teftiş ediliyor. Geri kalanını da biz ön incelemeye aldık. Bunlar için 34'ün üzerinde bilirkişi tespit ettik. İstanbul'dan ve birçok yerden. Burada herhangi bir problem görünmüyor. 'Birisi AK Parti aday adayı oldu.' dediler. İBB'nin 8 müfettişinden birisi. Bizim en kıymetli arkadaşlarımızdan birisi. Bizde CHP'den de aday adayı olan arkadaşımız var. Arkadaşlarımız bu görevi namuslarıyla yaparlar. CHP belediyesinde çalışıp da tekrar bizde görev alanlar var."
Soylu, çalışanlara iftira edildiğini belirterek, 34 dosyanın içerisinde kamu zararını ortaya koyacak tek bir belge olmadığını kaydetti.