İhsan YALÇIN/İSTANBUL, (DHA) BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, restorasyon çalışmaları tamamlanan Beşiktaş Yıldız Parkı'ndaki Küçük Mecidiye Camii'nin açılışını yaptı. Açılışın ardından da Kurtulmuş bu camide cuma namazı kıldı. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş cuma namazı çıkışında da basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir basın mensubunun "Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir açıklaması vardı. 'Nasıl oluyor da canlı bombalar Suriye'den Ankara'ya, Ankara Emniyetinin 500 metre yakınına kadar rahat bir şekilde gelebiliyor. Bu bir zafiyet değilse nedir' diye sordu. Yorumunuz nedir?" şeklindeki sorusuna Kurtulmuş şöyle yanıt verdi: "Gerçekten çok hazin bir tablo. Suruç'taki canlı bomba da, Ankara'daki canlı bomba da gerçekten fevkalade hepimizin yüreğini sızlatmış olan acı bir tablodur. Bu konuyla ilgili daha önce de çok sayıda canlı bomba ihbarları yapılıyor. Bu ihbarların çok büyük kısmı gerçek çıkmıyor. Çok sayıda canlı bomba yelekleri yakalandı. Son derece iyi organize edilmiş, iyi örgütlenmiş bir terör çetesiyle karşı karşıyayız. Bu canlı bomba muhtemelen çok uzun mesafeleri aşarak gelmiyor. Bombalar başka kanallarla, insanlar başka şekilde geliyor. Belki hiç birbirini tanımayan insanlar buluşarak patlama anından belki dakikalar evvel bu olayı gerçekleştirecek organizasyonun son adımını atıyorlar. Bu meselenin bütün teferruatıyla araştırıldığından emin olmanızı isterim. Burada herhangi bir zafiyet var mı yok mu, nasıl Kılıçdaroğlu'nu endişeye sevk ediyorsa bizleri de endişeye sevk ediyor. Bu konuyla ilgili biliyorsunuz hem idari soruşturma başlatılmıştır hem de Devlet Denetleme Kurulu harekete geçirilmiştir. Olayın bütün yönleri ihmal, hata, kasıt ne varsa bunların hepsi ortaya çıkarılacaktır. Ama şunu bir kere daha ifade etmek isterim. Bunu bir mazeret olsun diye söylemiyorum. Bu tür terör saldırıları maalesef dünyanın en iyi korunduğu iddiasının olduğu yerleri dahi nasıl havaya uçurduklarını maalesef geçmişte şahit olduk. Mesela İkiz Kuleler bunlardan birisidir. Mesela Londra Metrosu'ndaki saldırılar bunlardan birisidir. Yine İstanbul'daki HSBC ve İngiliz Başkonsolosluğu saldırılarını da unutmuyoruz. Bu tür saldırılar ister canlı bombayla ister araçlarla yapılan saldırılar olsun son derece örgütlü, arkasında bir takım istihbarat bir takım lojistik destekleri olan, sadece o bombayı patlatan bir kişiden ya da ona yardımcı olan birkaç kişiden ibaret değil. Çok geniş bir organizasyonun bir halkası olarak bu saldırılar düzenleniyor. Kimlikler son aşamasında bunlar aşağı yukarı yüzde 99 mertebesinde netleşmiştir; ama sadece orada üzerine bombayı koyup patlatan değil ki. Onunla ilgili bütün bu organizasyonun halkalarının hepsinde birçok insanın ve çevrenin olduğunu biliyoruz. Ümit ediyoruz ki çok kısa süre içinde bunların hepsi aydınlanır. Bütün gayemiz çabamız budur" "HERKESİN HASSAS OLMASI LAZIM" Kurtulmuş, "Eleştiriye dahi yayın yasağı getirildi. Bununla ilgili yorumunuz nedir acaba?" şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı: "Çok ağır bir tablo. Olayın ilk anından itibaren içinden olan insanlar olarak hakikaten tarifi imkansız bir acı. Ve son derece zor ağır bir tablo. Tabiki oturacağız, olayla ilgili ne oldu ne bitti bunları bütün boyutlarıyla aydınlığa çıkaracağız. Ama daha olay ortadayken, olayla ilgili devletin resmi kurumlarının elinde dahi birçok bilgi yokken, bilmedikleri bir takım konular üzerinden spekülasyonlar yaparak bazı çevreleri birbirinden uzaklaştırmaya çalışmaları, hatta insanlar arasında korku ve endişe yaratacak bir takım bilgilerin spekülatif şekilde dolaşması da herhalde çok ciddi şekilde kabul edilebilecek bir şey değildir. Herkesin hassas olması lazım. Siyasilerin, medya mensuplarının, yazarlarımızın bu konuda bir şey söyleyecek herkesin hassas olması lazım." "GÖÇMEN MESELESİ İNSANİ BİR SORUNDUR" "Efendim dün Avrupa Birliği liderleri ile Türkiye arasında Suriyeli göçmenler konusunda bir eylem planı üzerinde anlaşıldığı belirtiliyor. Nedir bu eylem planının detayları?" şeklindeki soruya da Kurtulmuş, "Bütün dünyada göçmen krizine ilişkin ittifak edilmiş bir politikanın olmadığını çok rahat söyleyebiliriz. Uluslararası sistemin göçmen politikası iflas etmiştir. Bunu hem Avrupa Birliği için hem ABD ve diğer ülkeler için hem de bütün dünya ülkeleri için söylemek mümkündür. Göçmen meselesi insanı bir meseledir. Sadece siyasi yönü olan bir mesele değil. Sadece göçmen kitlelerinin geçişine maruz kalan ülkeleri değil bütün dünyayı etkiliyor. Yaz aylarında gördünüz. Suriye'de 2 milyon mülteci olduğu zaman sanki hiç Türkiye'nin sorunu yokmuş gibi bu konu hakkında susanlar, mülteciler meselesinin Avrupa'yı rahatsız etmeye başladığında aman eyvah dediler mültecilik ne kadar büyük bir sorunmuş. Şimdi burada herkesin samimiyetle bu yükü hafifletecek çabaların içinde olması gerekiyor. Türkiye 7.2 milyar dolar göçmen meselesine kaynak aktarmıştır. Dolayısıyla bu ağır sorunla mücadele ederken sessiz kalanlar, seyirci kalanlar o Aylan bebeğin cansız bedeninin fotoğraflarını görünce vicdanları sızlamıştır. Çok net söylüyorum. Eğer dünya göçmen sorununa karşı kalıcı bir tedbir almazsa, önümüzdeki on yıllarda göçmen sorunu sadece Avrupa'yı değil; Amerika'yı, zengin ülkeleri tehdit edecek küresel bir sorun haline dönüşür" diye yanıt verdi.