DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin deprem özel gündemiyle toplanan il başkanları toplantısında, Kahramanmaraş depremine dair 2021’de yaptığı uyarıları izletti. “Tüm Beştepe’ye sesleniyorum. Herkes ilk 48 saatte ne yaptığını anlatsın” diyen Babacan, “Seçimden sonra kayıtları açacağız. Şahit olan herkesi çağırıp depremin ilk 48 saatini saniye saniye çözeceğiz” ifadelerini kullandı. Babacan, çadır dağıtım kuyruklarına da sert tepki gösterdi.

Babacan şöyle konuştu:

‘Özel uçakla deprem bölgesine giden anlayamaz’

“Her hafta afet bölgesindeydim. Tüm seyahatlerimi kara yolundan yaptığım için olabildiğince fazla insanımızla görüştüm. Yakınlarını yitirenlerle ağlaştık. Yasını yaşayamadan hayat mücadelesinin ortasına düşmüş insanlarımızı dinledik. Ankara’daki konforlu evinden özel uçakla deprem bölgesine giden, orada da önceden planlanmış 1-2 görüntü verip dönenler anlamaz. Anlayamaz.”

‘İzlerken utanıyorum’

“İşte görüyoruz, hakaret ve küfür dışında bir şey bilmiyor onlar. Ben izlerken utanıyorum. Ben izlerken hicap duyuyorum. Bir ülkenin cumhurbaşkanı, cumhurla, milletle kavgaya tutuşur mu? Hem de böylesi bir afetin ortasında, acının ortasında, vatandaşına hakaretler sıralar mı?”

‘RTÜK, iktidar ortaklarının yayınlarına 18 yaş sınırı koysun’

“Hem sayın Erdoğan’ın hem de Bahçeli’nin konuşmaları yayınlanmadan evvel televizyon kanalları uyarı işaretleri koymalı. Evde çocuklarımız var, gençlerimiz var… Bir kere daha RTÜK’e de sesleniyorum: İktidarın hem küçük ortağının hem büyük ortağının yayınlarına 18 yaş sınırı konsun. Çocuklarımız evde bu bağırış çağırışa, bu çirkin görüntülere maruz bırakılmasın.”

Çadır kuyruğu: “İşte Cumhur İttifakı’nın vatandaşa verdiği ‘imkân’”

“(Defne Kaymakamlığı’nın önündeki çadır kuyruğunu göstererek) Hani partili medyada diyorlar ya, ‘Herkes hayatından memnun, çadırlar genişmiş, antresi varmış, kileri varmış, herkese dağıtılıyormuş’ falan filan. Hani ‘Hiçbir devlet vatandaşına bu imkân vermez’ diye manşetler atıyorlar ya. İşte Cumhur İttifakı’nın vatandaşına verdiği ‘imkân’ bu. İnsanlar yakınlarını kaybetti, Sokakları, evleri yıkıldı. Her şeyleri yok oldu, yetmedi.  Bir de devlet kapısında sürünüyorlar.”

Azmi Aydemir son yolculuğuna uğurlandı Azmi Aydemir son yolculuğuna uğurlandı

‘Kızılay’ın sahadan silindiği bir beceriksizlik’

“Düşünebiliyor musunuz; AFAD’la Kızılay’ın rekabet ettiği bir beceriksizlikten söz ediyorum.  Kızılay’ın âdeta sahadan izlerinin silindiği bir beceriksizlikten bahsediyorum. AFAD’ın 81 il müdürünün 15’i bile mesleki eğitim olarak afet yönetimi ile ilgili kişiler değil. Böyle bir liyakatsizlikten söz ediyorum. Bırakın il müdürlerini, AFAD başkanının dahi bu görevin gerektirdiği bir formasyona sahip olmadığını görüyoruz. İşte böyle bir iş bilmezlikten bahsediyorum.”

‘Çadır temini için derhal takvim açıklayın’

“Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Çadır temini için derhal bir takvim açıklayın. Kaç çadıra ihtiyaç var? Kaç gün içinde bu ihtiyacı karşılayacaksınız? TOKİ konutları için bir takvim verdiniz. Şu anda acil ihtiyaç çadır.”

‘Partili medyaya sesleniyorum: Vicdansızlığın vebalini taşımayın!’

“Partili medyaya da sesleniyorum: Birazcık bu millete bağlılığınız kaldıysa, gerçekleri örtmeyin. Hakikati gizlemeyin. Ülkemiz tarihin en büyük afetini yaşarken, yıkımın yaşandığı şehirlerdeki insanımızın sesi olun. Bu vicdansızlığın vebalini daha fazla taşımayın!”

‘Bir insanı, evladının enkazı başında niçin tek başına bıraktınız?’

“10 gün evvel Gaziantep’te iktidara sorularımızı sordum. O sorular sadece benim veya DEVA Partisi’nin soruları değildi. En önemli soruları her gün sormaya devam edeceğim. İlk 48 saatte ne yaptınız? Bazı yerlerde 4 gün. Kimi yerlerde 5 gün. Bir insanı, evladının olduğu bir enkazın başında günlerce niçin tek başına bıraktınız? Ne oldu da, vatandaşımızı ellerini parçalaya parçalaya moloz kaldırmak zorunda bıraktınız?”

İlk 48 saat soruları

“İlk 48 saatte: Niçin İHA’larla, helikopterle, uçaklarla şehirlerdeki durumun tespiti yapılmadı? Niçin tüm ülkeyle paylaşılmadı? İlk 48 saatte niçin Türkiye’deki tüm iş makineleri bölgeye sevk edilmedi? Sabah-akşam yaptığı inşaatlarla övünen bir iktidar bunun cevabını hala niye veremedi?  İlk 48 saatte niçin tüm arama-kurtarma personeli, madenciler, askerler gönüllülerle birlikte koordinasyon içerisinde afet bölgesinde çalışmalara başlamadı? İlk 48 saatte ve hatta ilk 72 saatte kaç adet yıkılan binaya arama kurtarma amacıyla müdahale edildi?”

‘Herkes ilk 48 saatte ne yaptığını anlatsın’

“Devletin başkanı sıfatı taşıyan, Başkomutan sıfatı taşıyan, yani askerlerin de başı olan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Tüm Beştepe’ye sesleniyorum. Afet koordinasyonunda görevli tüm kurumlarıyla beraber herkes ilk 48 saatte ne yaptığını, ne yapmadığını, niçin yapmadığını, niçin yapamadığını çıkıp anlatsın.”

‘Şahit olan herkesi çağırıp ilk 48 saati saniye saniye çözeceğiz’

““Sayın Erdoğan da ilk birkaç günde aksaklıkların olduğunu söylüyor. Ha şunu bileydin. Ama bir dakika, ‘İlk birkaç gün aksaklıklar olmasına rağmen’ deyip devam edemezsiniz. Zaten ölümlerin çoğu o ilk birkaç günde oldu. Zaten biz binlerce canı, o ilk günlerdeki aksaklıklar yüzünden kaybettik. O aksaklıkların niye olduğunu, nasıl olduğunu anlatın da millet öğrensin. Sürekli soracağız. Cevabını vermezlerse, seçimden sonra kayıtları açacağız. Şahit olan herkesi çağırıp dinleyip o ilk 48 saati saniye saniye çözeceğiz. Çözeceğiz ki bu millet bir daha böyle acılar görmesin.” 

Babacan 2021’de Maraş’ta uyarmıştı: “Deprem Acil Eylem Planı gerekiyor, bu işin şakası yok”

Afetle ilgili defalarca uyarılarda bulunduğunu ve çözümler ortaya koyduğunu hatırlatan Babacan, partisinin 13 Temmuz 2021’de toplanan Kahramanmaraş İl Kongresi’ndeki şu konuşmasını izletti. Kongrenin toplandığı otelin yıkıldığını söyleyen Babacan, o gün “Uzmanlar uyarıyor. ‘Doğu Anadolu Fayı’nın Maraş bölümünde 500 yıldır birikmiş enerji var’ diyorlar. Maraş’ın birçok ilçesi ve özellikle merkezinin güneyi alüvyonal zemine sahip. Burada ‘sıvılaşma’ denilen ciddi bir tehdit daha var. Bölgeyle ilgili bir ‘Deprem Acil Eylem Planı’nın derhal oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu işin şakası yok. Bu işin ‘sonra bakarız’ı yok. Kahramanmaraş’ın kentsel dönüşüme acil ihtiyacı var. Hem konut sorununun çözülmesi için hem de afetlere karşı önlem alabilmek için kentsel dönüşüme ihtiyacı var. Tabii kentsel dönüşüm dediysek, bu yönetimin yaptığı gibi rantı önceleyen bir dönüşümden bahsetmiyoruz elbette. Kentsel dönüşümün adil olması gerekiyor, şehrimizin ihtiyacına göre planlanması gerekiyor. Kentlerimizi, içinde yaşayan insanların güvenliklerini, mutluluklarını hedefleyerek ve tarihi dokuyu koruyarak dönüştürmek gerektiğine inanıyoruz” diye konuşmuştu.

Hükûmetteyken de uyarmıştı: İmar rantları dengeleri bozuyor

Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hükûmette olduğum dönemlerde kaç kere ‘Dikey yapılaşma yanlış. Yatay yapılaşma olması lazım. Dikey yapılaşma ekonomiyi mahvediyor. Haksız kazanç sağlıyor. Haksız elde edilen imar rantları ekonominin bütün dengelerini bozuyor. Büyük bir risk oluşturuyor’ dedik. Rant uğruna, merkezdeki araziyi 10 kat yerine 20 kat yapınca acayip para kazanılıyor. Bu rant gözlerini kör etti. Bunlarla mücadele ettiğimiz dönemde bana kendisi ne dedi? ‘Dediklerini yaparsam il başkanı, ilçe başkanı bulamam’ dedi. Siyasetten anlayanlar bunun ne anlama geldiğini bilir. Yıkılan binaların müteahhitleriyle siyaset arasında iktidar ve bazı belediyeler arasında nasıl karmaşık ilişkiler olduğunu teker teker ortaya çıkarıyorlar, görüyorsunuz.”

‘Büyük sınavda çaktılar, kimse süslü videolarla örtmesin’

“Büyük bir sınav gerçekleşti. Bu sınavda çaktılar. Kimse kusura bakmasın, olmadı. Kimse süslü videolarla, süslü afiş çalışmalarıyla gerçekleri örtmeye kalkmasın. Afetin süsü püsü olmaz. Afetin büyük acısı olur. ‘Asrın felaketi’ deyip sorumluluktan kaçamazsınız.”

‘İlmeğin ucunu çektiğiniz anda sistem çözülecek, ucunun nereye gittiğini herkes görecek’

“Müteahhit belli de yapım öncesinde, yapım sırasında ve yapım sonrasında denetlemeyle ilgili sorumlu olan kamu yöneticilerinin isimleri belli değil mi? Niye adım atmıyorsunuz? Çünkü denetlemeyle ilgili sorumlu olanlarda o ona bağlı, o ona bağlı, hepsi cumhurbaşkanının kendisine bağlı. Aynı el örgülerinde ilmeği tutarsınız, sökülür gider ya… Ondan korktukları için kamu yöneticileriyle ilgili fazla bir adım atmıyorlar. Onun için istifa sistemi çalışamıyor. O ilmeğin ucunu çektiğiniz anda sistem çözülecek. Ucunun nereye gittiğini herkes görecek.”

‘Güçlendirme ve yeniden inşa projeleri yapacağız’

Babacan, DEVA Partisi’nin Afet Eylem Planı’nda yer alan politikalardan örnekler sıralayarak şunları söyledi:

“Afet Müdahale Sistemini yeniden düzenleyeceğiz. Deprem ve doğal afet riskinin yüksek olduğu tüm kentlerde güçlendirme ve yeniden inşa projeleri yapacağız. Bu çok acil bir ihtiyaç. Deprem bölgelerinde, deprem raporu olmayan yapıların deprem raporları hazırlanmasını, olası depremlerde ne kadar hasar alabileceğinin simülasyonlarının yapmak zorundayız. Güçlendirme denen bir teknik var. Malzeme bilimi bu konularda çok ilerledi. Mevcudun makul kaynaklarla depreme karşı güçlendirilmesi mümkün.”

‘İmar affı çıkarılmasına son vereceğiz’

“İmar affı çıkarılmasına son vereceğiz. Her af, aynı hataların, yanlışların, suçların devam etmesinin önünü açıyor. 2018’de en büyük seçim kampanyası malzemesiydi. O imar affı tanıdığınız yapılardan kaçı çöktü? Kaç cenaze çıktı? Hepsi belli.”

Babacan, yapı denetim ve muayene sistemi önerisini tekrarladı

“Belediyelere yerel afet tehlikesi ve risk haritalarının hazırlama yükümlülüğünü getirmek zorundayız. Risk Azaltma Hedefi konmak zorunda. Yapı denetim sistemini, yetkin mühendisliğe dayalı, imar ve yapılaşma sisteminin bir parçası olarak yeniden yapılandırmak zorundayız. Tüm binaları yapı denetim kapsamına almak zorundayız. Aynı araç muayenesi gibi periyodik muayene lazım ki birileri kolonu kesmiş mi? Betonun kalitesi iyi mi? Deniz kumu acaba demirleri çürütmüş mü? Bunların periyodik kontrol edilmesi gerekiyor.”

‘Fiber optik ağları ulaştırın, haberleşmede kesilme olmaz’

“Afet ve acil durumlarda devreye hızla girecek Güvenli Haberleşme Sistemleri kuracağız. Haberleşmenin kesilmemesini sağlayacağız. Fiber optik ağları siz bütün Türkiye’ye ulaştırın, ondan sonra haberleşmede kesilme olmaz. Biz bunu da açıkladık. Büyük paralar değil.”

Depremin ekonomik maliyeti: “Ekonomiyi tekrar dibe vurduracaklar”

“Kara günler için biriktirdiğimiz ak akçeleri cayır cayır harcadılar. 2019’da Merkez Bankası’nın biriktirdiğimiz yedek akçelerini sıfırladılar. Ertesi sene, 1 yıllık birikeni de sıfırladılar. Döviz rezervlerini eksiye düşürdüler. Deprem sonrası yapılacak harcamalar cari açığı, döviz ihtiyacını artıracak. İç ve dış finansmanı sağlam bir şekilde yapmak lazım. Bunlar beceremez. Karneleri berbat. ‘Yeni bina yapacağız’ diye ekonomiyi tekrar dibe vurduracaklar. Yapamazlar, beceremezler. Tek tek tanıyoruz, iş yapma kabiliyetlerini biliyoruz. Depremden çıkışta sapasağlam bir ekonomi ve finans yönetimi lazım.”

‘Ya başaracağız ya başaracağız, başka yol yok’

“Dün bir çalışıyorsak bugün beş çalışacağız, on çalışacağız.  DEVA Partisi bu ülke için hayat demek. Yaşam demek. Bunun çok iyi farkındayız. Onurlu bir yaşam için, vatandaşlarımızın insan onurunu ayağa kaldırmak için canla başla mücadele edeceğiz. Bir kez daha söylüyorum: Ya başaracağız ya başaracağız. Başka yol yok bizim için.”

‘Tedbir alan refah devletini inşa edeceğiz’

“Eleştirildiği zaman öfkelenen, sinirlenen, hakaret eden, hemen yasaklara, cezalara başvuran bu devlet yönetimini ilk seçimde müsait bir yerde indireceğiz. Özgüvenini insanların mutluluğundan, huzurundan alan, felaketleri öngören, tedbir alan refah devletini inşa edeceğiz.”

‘Millet, hizmetkâr bir devlet istiyor’

“Bu ülkenin insanları hükûmeti eleştirdiğinde sabah 5’te kapısında polis görmek istemiyor. İnsanımız, devletin, hayatın her alanında, yasaklarla, cezalarla karşısına çıkmasına tahammül edemiyor. Millet, devleti kara gününde de iyi gününde de yanında destek olarak, hizmetkâr bir devlet istiyor.”

‘Gücünü, halkını yaşatmaktan alan bir devleti inşa edeceğiz’

“İnsanların çok basit ve temel bir talebi var: Enkaz altında kaldığımda, zor günümde, çadıra muhtaç olduğumda, oturduğum binaların denetiminde devlet yanımızda olsun. DEVA Partisi bu talebi duyuyor. Söz veriyoruz. Gücünü ‘halkını yaşatmaktan’ alan bir devleti hep beraber, el ele inşa edeceğiz. Devlet, gücünü otoriterlikten, baskıdan, zulümden almayacak. Devlet, gücünü demokrasiden, onurlu bir hayatı olan toplumdan alacak.”