'İkinci Yüzyıla Çağrı': CHP'nin vizyon belgesi açıklandı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “3 Aralık’ı bekleyin” ifadeleriyle duyurduğu ve merakla beklenen toplantı bugün gerçekleştirildi. Toplantıda Jeremy Rifkin, Faik Öztrak, Hacer Foggo, Prof. Dr. Hakan Kara, Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, Selin Sayek Böke ve Prof. Dr. Daron Acemoğlu farklı alanlarda sunumlar yaptı. Toplantının açılış ve kapanış konuşmasını yapan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeni Türkiye hayalimiz için yola çıkıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Haydi arkadaşlar, başlıyoruz..." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “3 Aralık’ı bekleyin” ifadeleriyle duyurduğu ve partisinin vizyon belgesinin açıklanacağı “İkinci Yüzyıla Çağrı” başlıklı toplantı, bugün İstanbul Lütfü Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi.

Toplantıda açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kema Kılıçdaroğlu yaptı. Kılıçdaroğlu, 70 kişiden oluşan bir güç birliğinden bahsederek, "Bu değerli isimlerle kurduğum sistem Türkiye'yi hızlıca karanlıktan çekip aydınlığa çıkaracak. Cumhuriyet kendi özünden güç alarak yeniden şahlanacak" ifadelerini kullandı.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, Merkez Bankası'nın eski Başekonomisti ve Bilken Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) öğretim görevlisi olan Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu sunumlar yaptı.

Sunumların ardından CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kapanış konuşmasını gerçekleştirdi.

"Ben 'Sizi bir adaya oy vermeye çağırmıyorum' derken neyi kastettiğimi herhalde anlamış oldunuz" diyen Kılıçdaroğlu, "Net anlaşılsın istiyorum. Türkiye'yi tek bir kişi değil, likayata dayalı bir sistem yönetecek. Açıkça söylüyorum; Türkiye'nin kökten bir değişime ihtiyacı var. Emin olun iktidara geliyoruz!" ifadelerini kullandı.

Altılı Masa vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, "Biz 6 lider olarak birlikte yürümeye devam edeceğiz" dedi.

"Ben, kirli sermayenin adamı olmam, kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları borçları olarak onların defterlerine yazdım" diyen Kılıçdaroğlu, "Kuruş kuruş, dünyanın neresinde neyiniz varsa hepsini biliyorum. Bu parayı hukuk içinde sizden alacağım, kurtulamazsanız!" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını "Yeni Türkiye hayalimiz için yola çıkıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Haydi arkadaşlar, başlıyoruz..." diyerek bitirdi.

TOPLANTININ KONUŞMACILARI VE AÇIKLAMALARI

Toplantının açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.

Kılıçdaroğlu kürsüye 'iktidar' sloganıyla çıktı.

Kılıçdaroğlu'nun açılış konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"(İktidar sloganlarına karşı) Sabırla olacak, her şey olacak, her şey bu ülkede çok ama çok güzel olacak bundan emin olmanızı isterim.

Önce herkese merhaba. Heyecanlı mısınız? Sizin kadar en az ben de heyecanlıyım ve dolayısıyla heyecanla cümlelerime başlıyorum. Size bugün bir çerçeve çizmek istiyorum. Asıl konuşmamı kapanışta yapacağım. Bu giriş konuşması.

Sayın Genel Başkanlarım, değerli yol arkadaşlarım ve sevgili dostlarım. Bugün sizleri Türkiye için uyanmanın ve ayağa kalkmanın ve büyümenin vizyonunu ortaya koymak için davet ettik.

Değerli yol arkadaşlarım, bugün burada halkımızdan ne için oy isteyeceğimizi öğreneceksiniz. Bir kere şunu çok net olarak ifade edeyim. Sadece bir adaya, başka bir tek adama, bir zümrenin çıkarına asla oy istemeyeceksiniz. Artık oyu halkımızdan, herkes için daha iyi bir yaşama, yeni bir düzene, yeni bir Türkiye hayaline, yeni bir siyaset kültürüne ve yeni bir siyaset üstü anlayışa oy isteyeceksiniz. İşte bu yeni sistemi bugün açıklıyorum. Onun için bugün dinleyeceğiniz sadece bir krizden çıkma programı olmayacak. Evvel Allah orası nispeten çok daha kolay olacak. Krizden alnımızın akıyla ve hep birlikte çıkacağız. Asıl zor olan ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engellemek. Çünkü bu ülke durmaksızın krizlere girdi, krizlerden çıktı, krizlere girdi yine krizlerden çıktı. Şimdi de derin bir krizin içerisindeyiz. Sürekli aynı girdaba düşen halkımız ekonomik ve sosyal olarak dayanılmaz acılar çekti.

Bugün ülkenin kaderini değiştirme günüdür. Bunun için yönetim anlayışımızı, yaklaşımımızı kökten değiştirmeliyiz. Ancak bunun çaresi mevcut tek adam gitsin başka bir tek adam gelsin değildir. Tek adam gitsin mi? Evet gitsin. Tek rejimi bitsin mi? Evet bitsin. Ancak, yerine bir sistem, çalışan yeni bir sistem gelsin. Yeni bir tek adam aramıyoruz. Bugün bizden bambaşka bir sistemin altyapısı dinleyeceksiniz. Türkiye, cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir daha artık böyle acımasız, adaletsiz ve kutuplaşmış dönemler yaşamayacak. Partimizin İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesinde ilan ettiğimiz gibi ülkemizin üzerine çöken karabulutları dağıtıp Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştırma ve onu aşma kararlığını bugün bir adım daha ileriye taşıyoruz. Türkiye’yi kurumları yeniden inşa edilmiş, sistemi yasal çerçeveye oturtulmuş, toplumsal güven ve huzurun hakim olduğu, bölgesinde barışın ve refahın merkezi haline geldiği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Dolayısıyla meselemiz sadece hükümeti devralma meselesi değildir. Mesele Mustafa Kemal Atatürk'ün o büyük hayaline sahip çıkmaktır. Ve onun vizyonunu tam anlamıyla hayata geçirmek. İnşallah bu bize nasip olacak.

Bugün yepyeni bir güç birliğiyle tanışacaksınız. Bir siyaset üstü birlik. Oluşturduğumuz bu yeni siyaset üstü beyin takımından bazı isimleri burada göreceksiniz. Dünyadan ve Türkiye’den konusunda uzman ve itibarlı 70 kişiden oluşan büyük bir güç birliğinden söz ediyorum. Biliyorsunuz, hem ülkemizi karış karış gezdim, hem de dünyanın önemli ülkelerine gittim. Bilim, teknoloji ve yatırımın iki büyük merkezi olan ABD’ye ve İngiltere'ye gittim ve ziyaretlerde bulundum. Ne derlerse desinler inandığım vizyon yolculuğundan asla bir geri adım atmayacağım ve vazgeçmeyeceğim. Çünkü ne istediğimi ve bu yolun nereye varacağını daha başlarken biliyordum. Hepiniz şuna inanın. Bay Kemal çıktığı yoldan asla geri adım atmaz. Kısa bir süre sonrada Almanya’ya gideceğim. Orayı da yakından takip etmenizi özellikle diliyor ve rica ediyorum. Seyahatlerimde ve sonrasında bahsettiğim bu 70 değerli isimle tek tek görüştüm, onları siyaset üstü güç birliğine katılmaları için davet ettim. Dolayısıyla elimizde üç büyük güç var. Birincisi, bize inanan halkımız. İkincisi, sizler yani siyasi gücümüz. Üçüncüsü ise dostlarımızla kurduğumuz siyaset üstü güç birliğimiz.

Unutmayın değerli arkadaşlar, bizler siyasi ve siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz ülke için, vatan için birlikteyiz.

Bir daha ifade edeyim. Unutmayın değerli arkadaşlarım, değerli yoldaşlarım, değerli vatandaşlarım, değerli dostlarım. Bizler siyasi ve siyaset üstü, rozetli veya rozetsiz hepimiz ülke için, vatan için birlikteyiz.

Bahsettiğim bu sistemi hangi mantıkla oluşturdum. Bu değerli 70 kişi Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Bir daha ifade edeyim. 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Bir kısmı günü bitip uyumaya hazırlanırken dünyanın diğer yanındaki vatanseverlerimiz ve dostlarımız güne merhaba diyecekler. Devlet 7 gün 24 saat çalışacak. Zamanın, mekanın, enlemlerin, boylarım ötesinde kesintisiz üreten Türkiye'yi şimdiden inşa etmeye başlıyorum.

Bakınız, bu 70 değerli isim ne bir kişi için, ne bir parti için, ne de iktidar için çalışacaklar. Onlar vatanları için çalışacaklar vatanları.

Çünkü Bay Kemal olmak böyle bir şey. Çünkü benim işim birleştirmektir. Çünkü benim işim sistemi kurmaktır. Çünkü benim işim sistemi çalıştırmaktır. Benim işim o sistemi ayrıca kalıcı kılmaktır.

Bugün bizimle ülkeyi birlikte dönüştürmeye cesaret edenlerin bazılarını huzurlarınıza çağıracağım. Önce onlar anlatsınlar. Sonra ben çıkıp adım adım yapacaklarımızı özetleyeceğim. Buradan dinleyeceğiniz değerli konuşmacılar, tüm karanlığa rağmen ışığa çok yakın olduğumuzu size anlatacaklar.

Sayın Jeremy Rifkin ile tanışacaksınız. Kendisi Almanya’da Merkel'in endüstri ve sanayi teknolojileri danışmanıydı. Çin Devlet Başkanı'nın da danışmanlığını yaptı. Benim de yeni endüstriyel dönüşüm başdanışmanım. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında gösterilen Sayın Daren Acemoğlu bizimle birlikte olacak. Ben Sayın Acemoğlu'nun gelecek yıllarda Nobel ödülü alacağından da yüzde yüz eminim. Sayın Öztrak, ülkeye nefes aldıracak makroekonomik çözümleri. Sayın Böke, dijital kalkınma ve yeşil dönüşümü. Sayın Hakan Kara ve Sayın Refet Gürkaynak, para politikalarını. Sayın Ufuk Akçiğit, istihdam politikalarını. Sayın Hacer Foggo ise sosyal politikalarımızı anlatacak.

Bu değerli isimlerle kurduğum sistem Türkiye'yi hızlıca karanlıktan çekip aydınlığa çıkaracak. Cumhuriyet kendi özünden güç alarak yeniden şahlanacak. Haydi başlayalım.

İyi Parti'den Şok Açıklama; 81 İlde kendi adaylarıyla seçime girecek İyi Parti'den Şok Açıklama; 81 İlde kendi adaylarıyla seçime girecek

RİFKİN: BİLİMSEL, TEKNİK VE EKONOMİK GİRDİ SAĞLAYACAĞIM

Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Jeremy Rifkin, toplantıya video konferansla bağlandı. Rifkin, şunları söyledi:

"Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye'nin kapsamlı bir yön haritası oluşturmasına yardımcı olacağım.

Sayın Kılıçdaroğlu ülkesini bir dönüşümden geçirecek. Bu bir sanayi dönüşümü. Benim ekibim AB'de temel mimari görevlerde yer aldı ve ayrıca Çin'de... Sayın Acemoğlu ile birlikte çalışıyor olmak mutluluk verecek bana.

Son dönemdeki iklim çalışmaları bize şunu gösteriyor. Akdeniz'deki ülkeler dünyanınn geri kalanında yüzde 20 daha hızlı ısınıyor. En hızlı yağmur azalımı da bu bölgede görülüyor. Bu şekilde devam ederse burası yaşanamaz hale gelecek. Her Akdeniz ülkesinin bu konuyu ele alması gerekiyor. Birlikte çalışırsak başarılı olabiliriz. Bütün Türk halkının dayanışma içerisinde olması gerekiyor bu yolculukta. Bunu akılda tutarak bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Türkiye'de Akdeniz havzasında yaşayan insanlar iklimin farkında. Çok ciddi seller yaşanıyor. Yaz aylarına geldiğimizde ise kuraklık ve susuzluk yaşanıyor.

Z kuşağı başta olmak üzere şunu söylemek istiyorum. İnsanlık için çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Daha önce beş kez önemli yok oluşlar yaşandı. Şimdi ise altıncısının başındayız. Bilim insanları bunu böyle görüyor. Karşımızdaki gerçeği olduğu gibi görmemiz gerekiyor. İklim değişiyor çünkü küresel ısınmaya yol açan gazlar salınıyor. Her bir derecelik artış için atmosfer yüzde 7 daha fazla ısınıyor."

ÖZTRAK: ÜLKEMİZİN POTANSİYELİNİ İYİ BİLİYORUZ.

Rifkin'in ardından kürsüye CHP Sözcüsü Faik Öztrak sahneye çıktı. Öztrak'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Bu yeni dönemi devletler, iyi hazırlık yapan milletler yeni dönemin kazananı olacak. CHP olarak Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında ülkemizi 4. endüstri devriminin takipçisi ve tüketicisi değil; geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Temiz enerjiyle, temiz fonlarla, temiz bir toplumla tertemiz bir ülkeyi inşa edeceğiz. Ülkemizin potansiyelini gayet iyi biliyoruz.

Merkez Bankası'nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu birisini atayacağız. Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığını güvence altına alacak yasal düzenlemeleri hemen yapacağız. Ekonomik ihtiyaç ve öncelikleri gözeterek 2023 bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşkü'ne taşıyacağız.

Ülkemizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Cinsiyet eşitsizlikleriyle etkin şekilde mücadele edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe sokacağız."

HACER FOGGO: SOSYAL DEVLET VE FIRSAT EŞİTLİĞİ DÖNEMİ BAŞLYOR

Öztrak'tan sonra CHP Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo açıklamalarda bulundu. Foggo şunları söyledi:

"Bugün burada ilan edilen vizyon ile güçlü sosyal devlet ile fırsat eşitliği dönemi başlıyor. Bu kalkınma vizyonunun en önemli boyutlarından biri sosyal devlettir. Çünkü sosyal devlet, bir çocuğun beslenme hakkı ile eğitime erişme hakkı arasında bir fark görmez.

CHP iktidarının ilk 6 ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse sosyal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek.

PROF. DR. KARA: KALKINMAYI DESTEKLEYECEK POLİTİKAYA İHTİYAÇ VAR

Merkez Bankası'nın eski Başekonomisti ve Bilken Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, video konferans yoluyla toplantıda konuştu. Kara, şunları ifade etti:

"Yoksullukla mücadele için kaynak gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyüme, gelir artışı lazım. Ayağı yere basan bir makro çerçeve oraya koymak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bir makro istikrar programının ana bileşenleri, özellikle makro finansal taraftan bakılınca nasıl olmalı, teknik görüşlerimi dile getireceğim.

Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik politikaları tasarlamak gerekiyor. Türkiye'nin önemli bir deneyimi var. 2001 krizi sonrası uygulanan politikalar. Bu politikalardan alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye'ye özgü, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ilişkin görüşlerimi açıklamak istiyorum.

Önümüzdeki dönemde maliye politikalarının tasarımında daha detaylı, biraz daha kapsamlı, kalkınmayı destekleyecek bir politika anlayışına ihtiyaç var."

PROF. DR. GÜRKAYNAK'DAN ENFLASYON MESAJI

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak da video konferansla toplantıya bağlandı. Gürkaynak, şöyle konuştu:

"İktisadi durumumuz kötü. Sadece iyi niyetle değil, uzmanlıkla daha iyisinin olması mümkün. Bazen Türkiye'de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Halbuki böyle değil. Türkiye her ülke gibi bir ülke. Türkiye'de enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni adının Türkiye olmasından kaynaklanmıyor. Dünyada olup biten bizi de etkiliyor. Dünyanın her tarafında olduğu gibi kötü politikalar kötü sonuçlar doğuruyor. Dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak politikalar Türkiye'de de yaramıyor.

'Enflasyonu göze aldık çünkü büyümek istiyoruz.' 1970'lerde bütün dünya bunu denedi ve çuvalladı. 'Enflasyonu yükselteyim ama büyüyeyim', böyle bir şey yok, hiç olmadı! Türkiye'de de olmadığını görüyoruz ve bir kere daha görmemize gerek yoktu. 90'larda da gördük bunu.

PROF. DR AKÇİĞİT: ÇOK FAZLA ALANDA SIKINTILARIMIZ VAR

Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit, video konferansla toplantıda konuşma yaptı. Akçiğit, şunları söyledi:

"Buradan gözlemlediğimiz tabii ki meselelelere çok detaylı yaklaşmak gerekiyor. Türkiye'nin son 60 yılında hiçbir şey olmadığı gibi... Türkiye ekonomisini biz nerede bıraktıysak orada kalmış. Çok fazla alanda sıkıntılarımız var. Biz bu problemlerimizi işin uzmanlarıyla tartışırsak düzeltebiliriz.

CHP'Lİ BÖKE: DAHA ÇOK KAZANAN DAHA ÇOK VERGİ ÖDEYECEK

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Akçiğit'in konuşmasının ardından sahneye çıktı. Böke, şunları ifade etti:

"Türkiye'yi Cumhuriyet'imizin ikinci yüzyılında kalkındıracağız. Toplumun tüm kesimleri hep birlikte zenginleşeceğiz.

Üretimi dönüştüreceğiz. Bugün ekonomi ranta dayanıyor. Dönüştürdüğümüzde üretken yatırımlara dayanacak. Bugün ekonomi ağır bir sömürü düzeni içinde yürüyor, yarın kalkınma olacak. Bugün vergi yükü halkın omzuna, sırtına bırakılmış vaziyette, yarın adaletli bir vergi reformu olacak, daha çok kazananın daha çok vergi ödediği adil bir düzen kurulacak.

Üretimimizi değiştirmeye geliyoruz. Yeşil dönüşümle üretimimizi dönüştürdüğümüzde Avrupa'nın sınırında Avrupalıya vergi ödemeyeceğiz. Her yıl o 3 milyar euro Türkiye'ye kalacak ve üretim, istihdam yaratacak.

Biz yeni bir kamucu anlayışla yönetmeye geliyoruz. Her şeyin önüne kamu yararını koyacağız. Bu esnada piyasa aksaklıkları varsa onları mutlaka gidereceğiz. Verimliliği hedefleyeceğiz. Teknolojinin toplumda eşit erişimini ve yaygın kullanımını hedefleyeceğiz. Yeteneklere, insanına yatırım yapan yeni bir kamucu anlayışla geliyoruz.

Biz geldiğimizde kamuda temiz ihale dönemi başlayacak. "Kaynağımız var" dememiz boşuna değil. Kamu kaynakları Kamu-Özel İşbirliği Projeleri adı altında yandaşa aktarılmayacak. Kamunun kaynakları yolsuzluk içeren ihaleler dağıtılmayacak. Kamunun parası kamuda, halkta kalacak.

İŞKUR'un Milli Eğitim Bakanlığı'yla yürüteceği 'Danışmanını Ara' uygulamasını biz başlatacağız. Böylece her genç, yetenekleri ve hayalleri doğrultusunda bir sosyal hizmet ve rehberlik danışmanıyla eşleşecek.

Bilim yapmak isteyen tüm bilim insanlarımız özgür üniversitelere kavuşacaklar. YÖK'ü kaldıracağız. Boğaziçi'ni ve tüm üniversiteleri hep birlikte özgürleştireceğiz. Ve Barış İmzacısı Akademisyenleri yeniden öğrencileriyle, yeniden üniversitelerle buluşturacağız.

Artık rantın, artık sömürünün dönemi bitiyor. Artık halkın, artık üretimin, artık kalkınmanın dönemi başlıyor."

PROF. DR: ACEMOĞLU: EĞİTİM KALİTESİ ÇOK KÖTÜ DURUMDA

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) öğretim görevlisi olan Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Selin Sayek Böke'den sonra video konferansla açıklamalarda bulundu. Acemoğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Eğitim düzeyi ve eğitim kalitesi çok kötü durumda. Türkiye'den gelen öğrencilerin uluslararası sınavlardan aldığı notlar çok düşük. Ya da Türkiye'deki öğrencilerin üniversiteye gitme, liseden mezun olma oranları Avrupa'ya ya da Güney Amerika'ya oranla çok düşük.

Teknolojiye yatırım yapmamak, verimsiz büyüme, insan kaynaklarını doğru kullanmamak... Bunun çok net bir sonucu var; düşük verimli istihdam, düşük ücret düzeyi, yoksulluk... Bu yoksulluk problemini çözmek istiyorsak verimliliği artırmak lazım. Türkiye'deki problem bundan da derin. Çünkü olan gelir çok eşitsiz bir şekilde dağılıyor.

İlk önemli şey faiz politikalarını düzelterek enflasyonu düşürmek. Enflasyonun bu düzeyde olduğu bir ekonomide başka kaynakların doğru olarak dağılması mümkün değil. Enflasyonu düşürmek kolay değil. Bu süreç içinde mali politikaları doğru kullanıp yoksulluğu, tüketiciye olan baskıları azaltması lazım. Türkiye'de işsizlik zaten çok büyük bir problem, bunun çok daha büyük bir problem haline gelmesine izin vermemek lazım."

KILIÇDAROĞLU: İKTİDARA GELİYORUZ

Kılıçdaroğlu toplantının kapanış konuşması için sahneye çıktı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Yapacaklarımızın bir ön izlemesini gördünüz. Emin olun siz izlerken ben de izledim. Güzel şeyler öğrendik. Önce umutsuz olmamamız gerektiğini bize öğrettiler. Bu müthiş, güzel isimleri, ülkesine destek olmak isteyen bu büyük derlenmeye, toparlanmaya omuz veren isimler inanın çığ gibi büyüyecek. Ben 'Sizi bir adaya oy vermeye çağırmıyorum' derken neyi kastettiğimi herhalde anlamış oldunuz. Net anlaşılsın istiyorum. Türkiye’yi tek bir kişi değil, liyakate dayalı bir sistem yönetecek. Türkiye’nin kökten bir değişime ihtiyacı var. Herkes için çalışan sisteme ihtiyacı var. Bakın görüyorsunuz, böyle bir Türkiye mümkün. Emin olun iktidara geliyoruz.

Bu köklü değişimi gerçekleştireceğiz. Bu ülkede hiç kimse korku ile uyanmayacak. Vatandaş, çalışan bir sistemin, yani oluşturacağımız sistemin ülke ekonomisini, sanayisini, esnafını, emekçisini koruyacak bunu çok iyi bilecek. Bireyler, yönetenler gelip gidecek ama ülke bir daha asla savrulmayacak. Bu benim güzel ülkeme bırakacağım en büyük ve en güzel mirasım olacak.

Bugün verdiğimiz kavga Türkiye’nin yarın nasıl bir ülke olacağının kavgası. Nasıl bir ülke hayal ettiğimizin kavgası. Sanıyorum bu açıklamaların tümü bunları göstermiştir. Bugün bu sahneden size ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak seslenmiyorum. Kuracağımız sistemin büyük güç birliğinin bir parçası olarak sesleniyorum. Söylemiştim, bu siyaset üstü güç birliği sizlerle birlikte çalışınca tamamlanacak.

Bir de bizim siyasal birlikteliğimiz var tabii. Yani Altılı Masa. Türkiye için bir araya gelen, kalbi Türkiye için atan altı vatansever liderin masasıdır o. Bu değerli insanların en büyük motivasyonu aldıkları ya da alacakları oyda değil, ülke söz konusu olunca ideolojik farklılık teferruattır dememiz bu masanın en büyük gücüdür. Zorbalığa direnen, her türlü kara propagandaya rağmen kenetlenen altı lideriz biz. Türkiye için kenetlendik. Halkımızın haysiyetli yaşamı için kenetlendik. Biz altı lider olarak birlikte yürümeye devam edeceğiz. Türkiye’de gerçek bir demokrasiyi inşa edeceğiz.

Anayasamız hazır; ekiplerimiz, kadrolarımız gece gündüz ortak bir program için çalışıyorlar. Bizim siyasi, ahlaki ve vicdani birliğimiz, bakın bu birlikteliği bir kez daha ifade edeyim, ahlaki ve vicdani diyorum. Meral Hanım’ın (Meral Akşener) partisini kurarken nasıl bir mücadele verdiğini ben çok iyi biliyorum. Meral Hanım, merttir. Temel Bey (Temel Karamollaoğlu) bu Altılı Masayı kurarken sırtına nasıl bir yük yükleneceğini bilmiyor muydu? Biliyordu, ama Temel Bey, bilgedir ve cesurdur. Ahmet Bey (Ahmet Davutoğlu) ile vatan söz konusu olduğunda bir araya gelmekten bir an bile tereddüt etmedik. Onun deneyimi ve entelektüel birikimi bize her türlü katkıyı sağlayacağız. Ben, Gültekin Bey’de (Gültekin Uysal) Menderes ve Demirel’in gençliğini, onların ruhunu görüyorum. Ali Babacan’ın uygulama tecrübesini ve başarısını biliyorum. Altını çiziyorum, bütün dünya da bu gerçeği biliyor. Özetle, bu zaferi iyi, cesur ve yürekli insanlar kazanacak.

Türkiye dahil, dünyanın her yerinden işinde en iyi uzmanlar ve siyaset üstü vatanseverlerimiz ile bunun için buluştum. Altılı Masayı oluşturan partilerimizin de çok iyi kadroları var. Bu değerli insanlarla birlikte çalışıyoruz. Tabii ki en iyilerini bulmak yetmez. Onların elini güçlendirmek de gerekir. Bu büyük birlikteliğin başarılı olması için kaynağa ihtiyaç var. Açık ve net söylüyorum, Bay Kemal bunu sorunu da çözdü.

İktidarımızın ilk 6 ayında milletimizin ferahlaması için hızlı çözümlerimiz hazır. İlk adım halkımıza nefes aldırmak sonra kalıcı refahı sağlayacağız. Gerçekleştirdiğim uluslararası temaslarda toplamda 5 trilyon 461 milyar dolarlık fon yöneten yatırım bankaları ve girişim sermayesi fonlarıyla verimli toplantılar yaptım. Aralarında tefeci yoktu, kara para sahipleri yoktu, baronlar yoktu, şaibeli kişiler yoktu. Peki ne vardı? Dijital teknoloji, yapay zekâ vardı, makine öğrenimi, finansal teknolojiler ve yeşil enerji gibi önemli sektörlere büyük yatırımlar yapan kurumlar vardı.

İktidarımızın ilk 3 yılında en az 100 milyar dolar doğrudan yatırım gelecek. Ben bu parayı kesinlikle getireceğim. Peki bu yeter mi? Hayır, dünyanın her yerinde bağımsız çok büyük yatırım fonları var. İktidarımızın ilk 3 yılında onlardan da en az 75 milyar dolar yatırım alacağız. Ayrıca yeri, yurdu belli temiz ve sürdürülebilir fonlardan en az 150 milyar dolar yatırım getireceğiz. Özellikle hedefimiz Avrupa’nın ve Uzak Doğu’nun emekli fonları olacak, Norveç ve Singapur gibi. Peki sadece bu kadar mı? Hayır. Türkiye, büyük kaynaklara ve potansiyele sahip bir ülke. Ancak yolsuz yönetim yüzünden halkımız hiçbir şeyden pay alamıyor. Ama Bay Kemal, çetelerle ve yolsuzluk yapanlarla mücadele etme sözü verdi. Çünkü ben kirli sermayenin adamı olmam, kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları borçları olarak onların defterlerine yazdım. Ben biliyorum, onlar neden sürekli benimle görüşmek istiyorlar. Neden aracılarla haber gönderiyorlar. Neden arkamdan iş çeviriyorlar, neden anketçileri, sureti muhalefetten gözüken medya kalemlerini satın alıyorlar. Kuruş kuruş, dünyanın neresinde neyiniz varsa biliyorum. Bu parayı hukuk içinde sizden alacağım. Kurtulamazsınız.

Bu ülkede, ücretli çalışanlara hiçbir zaman büyümeden pay verilmedi. Yetmezmiş gibi sahte enflasyon oranlarıyla çalışanların maaşları gasp edildi. Bugün devleti yönetenlerin, bu ülkenin onurlu çalışanlarına borcu var. Bizim yaptığımız hesaplara göre, devletin maaş alanlara yani ücretlilere en az 300 milyar dolar borcu var. Biz bu borcu ödemeye geliyoruz. Nasıl ödeyeceğiz? Çalışanlar için gelir vergisi tarifesini yeniden düzenleyeceğiz. Sırtlarındaki vergi yükünü alacağız. Para onların cebine yansıyacak. Ve biz borcumuzu ödemiş olacağız. Gerçek zenginleşme de böyle olur. Halkın olanı, halka geri verecek. Bunun gereğini yapacağım. Herkes inanmalı.

Özetle, bir güven ortamı yaratarak yatırımı çekeceğiz. İki, temiz yönetimle halktan çalınanları halka iade edeceğiz. Üç, akılcı yönetim ile Türkiye’yi hızla krizden çıkaracağız. Ama yetmez. Halkımızı zenginleştireceğiz. Kalıcı refaha ulaştıracağız. Vizyonumuz, yol haritamız, projelerimiz hazır. Tüm bu projelerimizin Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa etme başlığı altında birleştirdim. Halkımızı kalıcı zenginliğe ulaştıracak projelerimizi beş kolona ayırdım. Çok sayıda somut proje üzerinde çalıştık. Birkaçını şimdi anlatacağım. Geri kalanını önümüzdeki günlerde teker teker anlatacağım.

irinci kolon; bugün detaylarını sayın Rifkin’in ve sayın Böke’nin anlattığı kolon. Endüstriyel dönüşümü gerçekleştirme kolonu. Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü arttırarak topyekûn kalkınmayı böyle sağlayacağız. Tüm Türkiye’yi kapsayacak, bir üretim, ticaret ve finans ağı oluşturacağız. 50 ili kapsayan 8 bölgede özel ekonomi bölgeleri oluşturacağız. Esnek, kendine özel mevzuata tabi inovasyon odaklı, özel ekonomi bölgeleri olacak. Türkiye genelinde bir üretim ve ihracat hareketi başlatacağız. Bahsettiğim modelde limanlar, tersaneler, tarım bölgeleri ve dijital yatırım bölgeleri var. Tüm Türkiye üretecek. Başta İstanbul olmak üzere metropollere yığılan nüfus için boşaltılan Anadolu’da istihdam imkânı bulacak. Böylelikle Marmara ve Ege bölgesinden tersine göç teşvik edilecek.

İkinci kolonumuz, işgücü dönüşümü. Çünkü bu kalkınmayı gerçekleştirmek için eğitimde fırsat eşitliğine ve üniversitelerin bilgi üretmesine yüksek yetenek inşasına ve köklü değişimi gerçekleştirecek nitelikli işgücüne ihtiyacımız var. Bunu hızla hayata geçireceğiz.

Üçüncü kolon, enerji. Dünyanın içinde bulunduğu enerji krizi, derinleşiyor. Bu yüzden enerjiden bağımsızlığımızı sağlamak önceliğimiz olacak. Bunun iki yolu var. Birincisi temiz enerjiye yatırım yapmak, ikincisi ise özellikle Akdeniz havzasındaki avantajlı konumumuzu kullanmak. Türkiye’yi enerjide tek kutuplu konumdan çıkarıp herkesin güvendiği bir iş ortağına dönüştürmek. Türkiye’yi enerji depolama, işletme ve dağıtım merkezi haline getirmek. Unutmayınız yer altı kaynaklarına sahip olup olmamak bizim elimizde değil. Ama yüksek teknoloji ile iş yapmak ve refaha ulaşmak bizim elimizdedir. Bir başka anlatımla, petrolün nerede olacağını tayin edemeyiz ama çipin nerede üretileceğine biz karar verebiliriz. 21. yüzyılın en önemli yarış alanı çip alanıdır. Herkesin bunu bilmesini isterim.

Enerji krizi karşı karşıya kaldığımız tek kriz değil. Önümüzdeki yıllarda daha da artacak olan gıda krizi var. O yüzden dördüncü kolonumuz, gıda bolluğu ve bereketi. Çünkü aç çocuklarla endüstriyel devrimi gerçekleştiremeyiz. Milletimizin en büyük zenginliklerinden biri bereketli topraklarımız. Bu beceriksiz yönetim bizi buğdaya da nohuda da dışa bağımlı hale getirdi. Artık egemenliğimizi kısıtlayan bu düzeni değiştireceğiz. Göreceksiniz, bu düzenin nasıl değiştiğine 85 milyon da bütün dünya da tanık olacak.

Türkiye’yi tarım ve hayvancılıkta bölgenin en güçlü ülkesi haline getireceğiz. Çok kısa süre içerisinde de ihracat devi olacağız. Havza bazlı planlama yapacağız. Ekilmedik toprak kalmayacak bu ülkede. Hiçbir çiftçimiz asla zarar etmeyecek. Süt üreten de et üreten de kazanacak. Hiçbir çocuğumuz bu topraklarda yatağa aç girmeyecek. Nokta!

Beşinci kolonumuz, hızlı istihdam artışı. Projelerimiz ile bu bölgelerde ilk etapta yaklaşık 3,5 milyon kişi istihdam edilecek. Sürdürülebilir iş edinme programlarına katılacak. 5 yıl içinde 13 milyon 500 bin kişi sürdürülebilir iş edinme programlarına dahil edilecek. Bütün bunları gerçekleştirdiğimizde halkımız zenginleşecek. Kişi başına düşen milli gelirimizi 20 bin doların üzerine çıkaracağız. Bunu Türkiye’deki 85 milyon da bütün dünya da bilecek ve görecek. Emeğin değeri artacak. Temiz yönetim ve güçlü sosyal devlet ile hem gelir hem de fırsat eşitliği sağlanacak.

Ben şimdi vizyonumuzu kısaca özetlemek istiyorum sizlere. Sayın Rifkin’in Almanya ve Çin’de yaptığı çığır aşan endüstriyel dönüşümü Türkiye’de de yapacağız. Selin Hanım, üretimi dönüştürürken üç temel hedefi gözeteceğimi söyledi. Güvenceli işler yapmak, teknolojik dönüşümü ve yeşil üretimi sağlamak. Daron Acemoğlu dedi ki sağlıklı bir Türkiye ekonomisinin olmazsa olmazı demokrasidir. Demokrasiyi inşa edeceğiz. Faik Bey ifade etti, Türkiye kral değil kural istiyor. Kurallı ekonomiyi getireceğiz. Hacer Hanım, aileyi nasıl koruyacağımızı ve yoksulluğu nasıl bitireceğimiz anlattı. Ufuk Bey, Türkiye için sanayi ve istihdam alanında yapılması gerekenleri verilerle anlattı. Refet Bey, makro ekonominin hangi anlayışla yönetileceğini anlattı. Hakan Bey, para politikalarının nasıl Türkiye’yi hızla zenginleştireceğini konuştu.

Özetle siyaset ile siyaset üstü liyakatli kadrolar bir arada çalışacak. Çalışma prensipleri asla sıcak siyasetin ajandasına kurban edilmeyecek. Gelen iktidarlar, ekonomiyi, sanayiyi kendi siyasal ajandalarına göre manipüle edemeyecekler. Bağımsız kalması gereken kurumlar bağımsız kalacak. Çünkü inşa edeceğimiz büyük güç birliği kalıcı bir sisteme dönüşecek. Kuracağımız sistem devletin rasyonel yönetilmesi gereken can damarlarını koruyacak. Sistem güçlendikçe ülke artık sürekli yapısal krizlerle asla karşı karşıya kalmayacak.

Şu an iktidarın getirdiği enflasyonist ve değersiz Türk lirası ekonomisi ise emeği ucuzlatan politikaları derhal çöp sepetine atacağız. Bunun yolu endüstriyel dönüşümü sağlamaktır. Burada da ekiplerimiz hazır. Birinci ve ikinci sanayi devrimlerine geç kaldık. Emin olun ki ortaya koyduğumuz bu vizyonla yeni sanayi devriminin tam merkezinde olacağız. İşte böyle yapacağız… Merak etmeyin, söylediğim gibi, bu dönüşümü gerçekleştirecek parayı da buldum. Altyapıyı kurguladık; planımız, projelerimiz ve insan kaynağımız hazır. Önce teknolojik yatırımları Türkiye’ye davet edeceğiz, endüstriyel altyapıyı dönüştüreceğiz, vizyonumuzu hayata geçireceğiz. Böylece Türkiye kalkınacak ve zenginleşecek. Daha da önemlisi, bu zenginlik tabana yayılacak. Halk zenginleşecek. Refah adil dağıtılacak. Güçlü bir sosyal devlet ile Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, halkımızı hak ettiği refaha ulaştıracağız.

Zengini zenginleştiren, fakiri fakirleştiren bu düzenin sonuna geldik artık. Yanımızda en iyi insanlar var. Elimizde olanaklar var. O zaman yapılacak tek bir şey kaldı: Kazanmak! İnanın başaracağız ve inanın kazanacağız. Altılı Masa hem Cumhurbaşkanlığını hem de TBMM’de çoğunluğu alacak. İzmir İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bize miras olan şu cümleyi söylüyor, ‘Halkın sesi, Hakk’ın sesidir.’ Biz, Cumhuriyet Halk Partisi’yiz, halkın sesiyiz, hakkın mücadelesini veriyoruz. Adalet istiyoruz.

Açık konuşmak zorundayım. Önümüzde, aylar sürecek uzun mücadeleler ve ıstıraplar var. Korkunç kara propagandalar olacak. Çünkü medya ve kamu kaynakları onların elinde. Ama sonunda hak galip gelecek; halk galip gelecek. Bu her zaman böyle olmuştur. Çünkü halkın sesi, hakkın sesidir. Lamı cimi yok; bu zorba gidecek! Halktan çaldıkları her şey, yine halka dönecek. Zafer bizim olacak. Bunun için; doğrul milletim diyorum, doğrul milletim. Asla başını eğme. Ayağa kalkın gençler. Ayağa kalkın kadınlar. Ayağa kalkın çocuklar. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Söz veriyorum bu ülkeye hak, hukuk, adalet mutlaka gelecek. Ve söz veriyorum bu ülke, yeniden doğacak. Söz veriyorum Atatürk’ün vizyonunu hayata geçireceğiz. Ve söz veriyorum yaşama sevincimizi geri alacağız. Çünkü, ancak biz kazanırsak Türkiye kazanır. Önce kendinizi alkışlayın. İktidara geliyorsunuz…

İktidara geliyoruz iktidara. Haydi alkışlayın. Dünyanın gözünün içine bakın. Ve haykırın. Ey dünya. Türkiye senin ucuz iş gücü alanın olmayacak. Türkiye senin mülteci kampın olmayacak. Türkiye senin çöp depolama alanın olmayacak. Ben sana rakip olacağım. Sana rakip olmak için geliyoruz ey dünya, sana rakip olmak için. Türkiye bir yıldız gibi parlayacak. Yeni Türkiye hayalimiz için yola çıkıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Haydi arkadaşlar, başlıyoruz. Başlıyoruz, başlıyoruz.”

YOĞUN KATILIM OLDU SALONDAKİ KOLTUKLAR DOLDU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, salona CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile geldi.

Toplantıya CHP'li milletvekilleri, CHP'li belediye başkanları, CHP PM ve MYK üyeleri de katıldı.

Toplantı salonundaki bütün koltuklar koltuklar doldu.

Editör: TE Bilişim