BAHÇELİ, ADANA'DA SON MİTİNGİNİ YAPTI MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, memleketi Osmaniye'nin ardından Adana'da Uğur Mumcu Meydanı'nda halka hitap etti. Yaklaşık 40 bin kişinin katıldığı mitingin 7 Haziran seçimleri için yaptıkları 54'üncü ve son mitingleri olduğunu belirten Bahçeli, "Finali Adana'da yapıyoruz, düğümü burada atıyoruz. Türkiye'nin önünü açmak, vatanın ümidi olmak için yürüdük. Umut ateşini körüklemek, sevgi ve bağlılıkları güçlendirmek için adımlarımızı sıklaştırdık. Hırsızlar köşe başını tutarken, yerimizde sayamazdık. Hainler mevki ve makam sahibi olup Türk milletine kast ederken ağırdan alamazdık. Yoksulluk ve yolsuzluk illeti zirveye çıkmışken, bunu seyredemezdik. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü operasyon geçirirken kendimizi düşünemezdik. Bu nedenle yürüdük, vatanla kucaklaştık" dedi. Türkiye'nin 4 bin 582 gündür Ak Parti çilesi çektiğini belirten Bahçeli şöyle devam etti: "Diyorlar ya, onlar konuşur AKP yaparmış. Doğru, biz konuştuk, AKP yaptı. Biz konuştuk, AKP sattı. Biz yolsuzluğu konuştuk, AKP yaptı. Biz işsizliği konuştuk, AKP yaptı. Biz yoksulluğu konuştuk, AKP hevesle yaptı. Neyi eleştirmişsek, neden şikayet etmişsek, neyden yakınmışsak AKP yaptı, altına imza attı. Vatan topraklarını bırakıp kaçtılar. Ay yıldızlı al bayrağın indirilmesini seyrettiler. Kobani'ye PKK'nın geçişine izin verdiler. Barzani'yi silahlandırdılar. Bölücüleri omuzlarında gezdirdiler, kürsülere çıkarıp saraylarda konuk ettiler. Çaldılar, rüşvet yediler, harama ve hakarete bulaştılar. Oslo'dan İmralı'ya kadar teröristlerle yasak ilişki kurdular." MİT TIRLARINDAN CEPHANELİK ÇIKTIĞI MEDYADA YER ALDI Adana'da 19 Ocak 2014'de durdurulan MİT'e ait TIR'larıyla ilgili tartışmalara da değinen Bahçeli, şunları söyledi: "TIR'ların içinde silah ve cephanelik çıktığı medyada yer buldu. Erdoğan ve Davutoğlu'nu birden korku sardı. Çünkü 1,5 yıldır bu TIR'ların Türkmenlere yardım amacıyla gönderildiğini söylüyorlardı. Ne var ki suçüstü yakalanmanın telaşıyla alçaldıkça alçaldılar. Casusluktan, devlet sırrının ifşasına kadar demediklerini bırakmadılar. İyice çamurlaştılar. Erdoğan ve Davutoğlu sıkışınca Türkmenlere yardımı hatırladılar. Allah için söyleyiniz, bu yalana kim inanır? AKP'nin Türk ve Türkmenlere nasıl bir yakınlığı olur? Erdoğan ve Serok Ahmet'e soruyorum. Yıllardır Türklüğü, Türkmenliği aşağılaya aşağılaya gelen siz değil misiniz? Bu büyük milleti bir etnik kalıntı seviyesine indirmeye çalışan zihniyetin temsilcisi değil misiniz? Milli kimliği lime lime doğrayan ve 36'ya bölmeye çalışan bölücülerin bir odağı da siz olmadınız mı? Kendinizde güç vehmedip büyük bir yanlış yaptınız. İki tabanca atınca bir haftada gideceğini sandığınız zalim Esad, Suriye'nin başında 4 yıldır oturuyor. Suriyeliyi içten içe kışkırttınız, Şam yönetiminin zulmüne davetiye çıkardınız. Suriye'de tazıya tut, tavşana kaç dediniz. Suriye'de iyi kötü var olan otorite dağılınca çuvalladınız. Hesabınız tutmadı, milyonlarca Suriyeli sınıra dayanınca içeri aldınız. Ardından işin çivisi iyice çıktı ve Suriye'nin doğusu radikal terör gruplarının eline geçti. Kendilerine İŞİD diyen caniler önce Musul'da konsolosluk çalışanlarımızı rehin aldı. Kendileriyle gizli pazarlıklar yaptınız. Sessiz kalma güvencesi verdiniz. Sonra Suriye'deki ateş alanlarına Peşmerge ve PKK'yı geçirdiniz. Terörist gördüğünüz PYD'ye yardım ettiniz, lojistik destek sağladınız. Bu da yetmedi büyük ecdadımız Süleyman Şah'ın aziz naaşını apar topar alçakça kaçırdınız. Muhterem türbesini tıpkı bir balkan komitacısı gibi yerle bir ettiniz. Girdiğiniz baştan sona yanlış yolda uçağımız düşürüldü, Gaziantep'te sabotaja maruz kaldık. Şanlıurfa'da düşen top mermileri çok sayıda insanımızı öldürdü ve yaraladı. Reyhanlı'da masum insanlarımız katledildi. Sınır kapılarındaki büyük patlamalarda çok sayıda vatandaşımızı kaybettik." SİLAHLARI KİMİN NAMINA GÖNDERİYORDUNUZ? Başbakan Davutoğlu'nun MİT TIR'larını çarpıtmaya çalıştığını da belirten Bahçeli, "Bunca rezilliğin ve kepazeliğin hesabını verecek yerde Davutoğlu denen adam utanmadan MİT TIR'larını çarpıtmaya çalışıyor. 29 Mayıs günü, Başbakan Davutoğlu, Kayseri'de yabancı bir haber ajansına 'Yardım, Özgür Suriye Ordusu ve Suriye halkı içindi' demişti. Bir gün sonra fikir değiştirip; "O yardımlar Bayır Bucak Türkmenlerine gidiyordu' sözleriyle çark etmişti. AKP'nin bir Genel Başkan yardımcısı ise 'O silahlar Özgür Suriye Ordusu'na gidiyordu' diyerek partisinin maskesini indirdi. Eğer insani yardım ise bu öfkenin sebebi nedir? Eğer konu gerçekten Türkmenler ise bu inkar ve nefretin kaynağında ne vardır? Türkmenlere yardım edeceğiz dediniz de, hayır mı dedik. Türkmenleri kurtaracağız dediniz de, olmaz mı dedik. Davutoğlu'na Adana'da soruyorum. Kaçma, korkma, açıkla; bu silahları kimin namına ve hangi mihraklara gönderiyordunuz? Size bu talimatı kim verdi? Silahları elinize kimler tutuşturdu? Türkmenlere yardım gönderiyor idiyseniz, niçin bu kadar zıvanadan çıktınız? Neyi gizliyor, neden ürküyorsunuz? Erdoğan ve Davutoğlu'nun sözlerinin hepsi panik halinin, yalan ve aldatmanın resmidir. Bir şeylerin sakladığının belgesidir. Kavramların ve kafaların karıştırmak istediğinin vesikasıdır. Türkiye'de TBMM'den üstün bir kurum olmadığına göre, TBMM'den bu güne kadar bu konuda bir yasa da çıkmadığına göre, birincisi, başka bir ülkenin insanlarına silah gönderme yetkisini hükümete kim vermiştir? İkincisi, velev ki iyi niyetle bile olsa, asla değildir, silahı alacak olanların kullanma yetenekleri ve eğitimleri var mıdır? Üçüncüsü bu silahları eline geçirenler veya gasp edenler yarın hasım hale gelirlerse bize yöneltmeyeceklerinin garantisi var mıdır? Elbette nerede bir Türk varsa o Türklüğe emanettir. Nerede bir Türkün hatırası varsa o Türk milletinin kudretine emanettir. Zavallı Davutoğlu, düştüğü stratejik çukurda debelenmektedir. Ülkemizin başına açtığı belaların suçluluğu ile kabuslar görmektedir. Mademki AKP zihniyeti için Türklük bu derece önemlidir? O halde biz size TBMM'den sınır ötesi harekat için yetki verdik. Neden kullanmadınız? Hodri meydan Meclis'ten daha fazlasını verelim ve Irak ve Suriye Türkmenlerini zulümlerden ebediyen kurtaralım ve soydaşlarımızı huzura kavuşturalım. Mademki Erdoğan ve Davutoğlu Türkmenleri bu derece düşünüyorlardı. O halde, 2003 yılında yine tek başına AKP hükümeti döneminde Kerkük ve Musul'daki Türkmen nüfus ve tapu kayıtları Peşmergelerce yakılırken bu müflisler neredeydi? Bu tarihlerde Türkmenlerin nüfus vesikaları ve mülkleri yağmalanırken bunlar ne ile meşgul oluyordu? Geçen yıl Türkmenler toplu kıyıma uğrarken ne yapıyorlardı? Bizim milliliğimizi sorgulayan Erdoğan, söyle bize, yine 2003 yılında Türkmen kenti Süleymaniye'deki askeri birliğimizin başına Amerikalılarca çuval geçirilirken niye müdahale etmediniz? 2003-2005 arasında Irak'a mal taşıyan kamyon şoförlerimizden 77'si öldürülürken neden sesiniz çıkmıyordu? 2004'de Türkmen kenti Musul'a göreve giderken pusuya düşürülen 5 polis memurumuz şehit edilirken neden suspus oldunuz, neden müdahale edemediniz? Mademki bu kadar yiğittiniz, Türk milleti ve Türkmenleri bu kadar seviyor ve düşünüyordunuz neden terör yuvası Kandile harekat yaparak küresel oyuna son veremediniz? Davutoğlu'nun da, Erdoğan'ın da açıklamaları tam bir aldatmadır. Sözleri çarpıtmadır, riyadır, asılsızdır. Türkmenler halen ölüyor. Türkmen kanı oluk oluk akıyor. Bizim milliyetçiliğimizi diline dolayan BOP eşbaşkanı Erdoğan için, Kerkük Gazze kadar değerli oldu mu? Gökbayrak Rabia işareti kadar itibar gördü mü? Bayır Bucak Türkmenler Özgür Suriye Ordusu veya selefi gruplar kadar ilgi ve alakaya layık bulundu mu? Bir gün bu kirli ve karanlık ilişkiler mutlaka aydınlanacak ve mutlaka hesabı sorulacaktır. O gün geldiğinde AKP'nin hangi pisliklere bulaştığı, hangi meçhul terör örgütlerine destek verdiği ortaya çıkacaktır. Devletin istihbarat teşkilatını pisliklerinize memur yapmanız sizleri hesap vermekten kurtaramayacaktır. Kokuşmanın tarafları bunun bedelini mutlaka ödeyecektir" diye konuştu. Devlet Bahçeli konuşmasının ardından partililerine çiçek atıp Ankara'ya gitti.