ANKARA, (DHA)- TBMM Başkanlığı seçimi için Genel Kurul'a gelişi sırasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, 64. Hükümet'in ne zaman açıklanacağı şeklindeki soruya, "Bu kadar merak edilecek bir durum söz konusu değil, şundan 1 Kasım sonrasında hani koalisyon ve benzeri tablolar ortaya çıkmış olsa bunlar merakı mücbir bir durum olurdu. 1 Kasım sonrası çok açık bir tablo vardır ve bu açık tablo gereği de hükümeti kurma görevini Sayın Cumhurbaşkanı bana tevdi ettiler. Ben de büyük bir zaferle çıktığımız, AK Parti olarak çıktığımız seçim sonrasında hükümeti kuracağım" karşılığını verdi. TÜRKİYE'YE DÖNÜK HERHANGİ BİR TEHDİT TEŞKİL EDEN BİR GELİŞME OLURSA ANINDA MUKABELE ETME TALİMATI GÜVENLİK BİRİMLERİMİZE VERİLMİŞTİR. TBMM Başkanlık seçimlerinin için Genel Kurul'a gelişi sırasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Başbakan Davutoğlu, TBMM Başkanlık seçimlerinin hayırlı olmasını dileyerek, Suriye'deki gelişmeler hakkında konuştu. Suriye'deki sınır güvenliği bağlamında Türkiye'ye dönük herhangi tehdit teşkil eden gelişme karşısında mukabele etme talimatı verildiğini belirten Davutoğlu şöyle konuştu: "Suriye'deki her gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Özellikle son dönemde Bayırbucak bölgesindeki gelişmeler bütün güvenlik birimlerimiz ve bizim tarafımızdan an be an takip edilmektedir. Dün gece ve evelsi gece birkaç kez hem MİT Müsteşarımızla hem Genel Kurmay Başkanlığımızla temaslarımız oldu. Dışişleri Bakanımızda bu konuyu Birleşmiş Milletlerde gündeme getirmesi için gerekli talimatları verdik. Bu konudaki hassasiyetimiz her gün her saat itibariyle devam etmektedir. Bugün de ilgili güvenlik birimlerimizle toplantı gerçekleştirdik. Sınır güvenliği bağlamında Türkiye'ye dönük herhangi bir tehdit teşkil eden bir gelişme olursa anında mukabele etme talimatı güvenlik birimlerimize verilmiştir. Türkiye'ye dönük yoğun bir mülteci akımına yol açacak şekilde bir saldırı söz konusu olduğunda bu konu da da gerekli tedbirler Suriye içinde ve Türkiye içinde alınır. Suriye'de Türkiye müzahir gruplar bunlar ister, Arap ister Türk, ister Türkmen olsun saldırıya uğradıklarında onlara hertürlü insani yardımı ve ayrıca onların bulundukları bölgelerde kalmasını temin edecek hertürlü yardımı yaparız. Bu konudaki gerekli talimatlar verilmiştir. Bu saldırıların arka planına bakıldığında, çok açık bir şekilde hiçbir DEAŞ unsuru barınmayan, hiçbir terör unsurunun barınmadığı bir bölgede önce Rus savaş uçakları, arkasından da yabancı savaşçılar destekli, bunun özellikle altını çiziyorum, yabancı savaşçılar sadece Suriye'deki DEAŞ unsurları değil Suriyeli olmayan Suriye'deki herkes yabancı savaşçıdır. İster bunlar Lübnan'dan gelen ister Hizbullah ister diğer yerlerden gelen unsurlar olsun, rejimin direnme gücü kalmadığı yerde sivil halka dönük olarak bu yabancı savaşçılar." "BAYIRBUCAK BÖLGESİNDE TEK BİR DEAŞ UNSURU YOKTUR" Başbakan Davutoğlu, terör faaliyetlerine karşı Türkiye'nin aldığı tedbirlere dikkati çekerek "Türkiye'ye tehdit teşkil eden sadece PKK değil geçmişte de Türkiye'ye dönük faaliyetlerde bulunan terörist unsurlar, hem bu bölgede özellikle Hatay güneyinde terörist unsurlar, DHKP/C ve daha önce bağlantılı grupları kastediyorum, bunların yürüttüğü çalışmalara, terör faaliyetlerine karşı da Türkiye gerekli tedbirleri alır" dedi. Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bayırbucak bölgesinde tek bir DEAŞ unsuru yoktur, tek bir terör unsuru yoktur. Bunun için evvelsi gece olayın gelişmesi esnasında Rusya'ya hem Dışişleri Bakanımız doğrudan arayarak, Rus Dışişleri Bakanını, hem de Rus Büyükelçisi çağrılarak bu konudaki kaygılarımız ve düşüncelerimiz kendilerine aktarıldı. DEAŞ'a karşı operasyon yapılıyorsa bu uluslararası anlamda bir koordinasyon içinde yürütülmeli ve DEAŞ'a operasyon yapılıyor görüntüsü altında masum Suriyeli sivillere ve özellikle de bu bölgede Türkmenlere dönük bir katliama yol açılmamalıdır. Buradan mesajımız son derece açık ve nettir. Biz buradaki kardeşlerimizin bulundukları yerde korunmaları için ve herhangi bir tehdit karşısında insani haklarının korunması için de gerekli tedbirleri diplomatik açıdan da alırız. Diplomatik anlamda Birleşmiş Milletler'de temaslarımız sürüyor. BM Güvenlik Konseyi'ne mektuplar gönderdik. Alanda bugünkü toplantıda mülteci durumuna düşmüş olan kardeşlerimize yapılacak yardımları ele aldık. Ayrıca dediğim gibi Bayırbucak bölgesindeki kardeşlerimizin korunması ve onların orada kendi öz vatanlarında onurlu bir şekilde hayatlarını devamı için her türlü tedbiri o anlamda aldık, alma talimatını da bugün verdik. Bir kez daha kamuoyumuzun bu konudaki hassasiyetimizden emin olmasını ve nasıl diğer bölgelerden gelen, baskılar karşısından gelen kardeşlerimize kucak açtıysak Bayırbucak'tan gelen kardeşlerimize de kucak açacağımızın bilinmesini isterim." "MİT TIR'LARINA YÖNELİK OPERASYON YAPANLAR BU KATLİAMLARDAN SORUMLU" Yaklaşık 2 yıl önce Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren MİT TIR'larına yönelik operasyonlara vurgu yapan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bazı eleştiriler duyuyorum, şimdi şimdi çıkan eleştiriler, 2 sene önce MİT TIR'larına, yaklaşık 1.5 sene önce, yönelik operasyon yapanlar bugünkü bu katliamlardan sorumlu olan çevrelerdir. O günlerde tabii bazıları devlet ketumiyeti, mahremiyeti içinde Bayırbucak'taki Türkmen kardeşlerimizin bulundukları yerde muhafazaları için oralarda kendi topraklarında bulundukları alanda kalabilmeleri için yaptığımız yardımlara dönük operasyon yapanların da bu anlamda arkalarında hangi güçler olduğu herhalde çok şimdi herkes tarafından çok açık bir şekilde görülüyor. Ayrıca Kobani'den gelen kardeşlerimize de Kürt kardeşlerimize bağrımızı açmıştık. Kobani'deki katliama karşı sesini yükseltenlerin, Bayırbucak'taki katliama niye sessiz kaldıklarını da sorgulamak lazım. Yani burada kimleri kast ettiğim son derece açıktır." Etnik ve mezhep ayrımı yapmaksizin zulme uğrayanlara kuçak açtıklarını ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi: "Kobani'de Kürt kardeşlerimize biz sahip çıkarken Türkiye'yi itham edenler ve insanlıktan bahsedenlerin bu sefer de Türkmenler söz konusu olduğunda seslerinin çıkmaması da buradan da kast ettiğim adres açıktır, onları da tarih yargılar, sorgular. Biz çok açık ve net politika takip ediyoruz. Etnik ve mezhep ayrımı yapmaksızın kim zulme uğramışsa, baskıya uğramışsa, kucağımızı, bağrımızı açtık. Onların bulundukları topraklarda kalması için elimizden gelen gayreti gösterdik şimdi de gösteriyoruz. Dün Halep'ten gelen bir Arap evvelsi gün Kobani'den gelen Kürt olabilir, bugün de Bayırbucak'tan gelen bir Türkmen olur. Bizim meselemiz insani meseledir. Bayırbucak bölgesi bu anlamda bizim ecdattan, tarihten gelen bir emanet gibi gördüğümüz bölgeler, bütün Suriye'deki kardeşlerimiz akraba topluluklar gibi. Bu bakımdan elimizden gelen her tedbir alınacak, her gelişme takip ediliyor." "TÜRKİYE HER ZAMAN SÜRDÜRDÜĞÜ İLKELİ POLİTİKAYI BUNDAN SONRA DA SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEK" Başbakan Davutoğlu, Harcele hattındaki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini ifade ederek, bu bölgede Türkmen unsurlarının bir taraftan DAEŞ'e karşı, bir taraftan da rejime karşı savaştığına dikkati çekti. "Türkmenlerin dün de iki köyü büyük bir başarıyla ele geçirdiğini" belirten Davutoğlu, şöyle konuştu: "Türkmenler ve Özgür Suriye Ordusu bir taraftan Harcele hattında DEAŞ'a karşı savaşıyor diğer taraftan da Bayırbucak, Lazkiye kırsalında ve Bayırbucak hattında da rejime karşı savaşıyor. Kimin gerçek anlamda Suriye vatanperveri olduğu da bu gelişmelerle ortaya çıkmaktadır. Ümit ederiz ki Suriye sınırları bir gün barış sınırları olur ama bu sınırları savaş sınırı, barbarlık sınırı haline getirmek isteyenlere karşı da Türkiye her zaman sürdürdüğü ilkeli politikayı bundan sonra da sürdürmeye devam edecek." "EN KISA ZAMANDA HÜKÜMETİ KURACAĞIZ" Davutoğlu, başka bir gazetecinin, 64. Hükümetin ne zaman açıklanacağı sorusu üzerine şunları söyledi: "Bu kadar merak edilecek bir durum söz konusu değil. Şundan, 1 Kasım sonrasında hani koalisyon ve benzeri tablolar ortaya çıkmış olsa merak-ı mucbir durum olurdu. 1 Kasım sonrasında çok açık bir tablo vardır. Bu açık tablo gereği de hükümeti kurma görevini Sayın Cumhurbaşkanımız bana tevdi ettiler ben de büyük bir zaferle çıktığımız, AK Parti olarak çıktığımız seçim sonrasında hükümeti kuracağım. Geçmiş seçimlerde baktığınızda değişik gerekçelerle bir hafta ve daha uzun süre, bir bekleme değil bu yani tamamıyla hem istişareler partimizin MYK'sı var, kurulları var hem de Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul'daki programları sebebiyle. Biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımız ile tekrar konuştuk, Bayırbucak bölgesindeki gelişmeleri istişare ettik. Güvenlik Toplantımızda aldığımız kararları gözden geçirdik. Kendisi de yarın Ankara'ya geleceklerini söylediler. Buluşacağız, inşallah en kısa zamanda hükümeti kuracağız. Buradan bir bekleme hali olduğu gibi bir durum çıkmasın. Bu doğal bir süreçtir. "Biz en zor şartlarda, 7 Haziran'dan sonra bir söz verdik, 'Türkiye'yi hükümetsiz bırakmayız' diye, o şartlarda bırakmadık. Şimdi gördüğünüz gibi 317, böyle dimdik AK Parti milletvekiliyle Türkiye'de hükümet krizi olur mu? O bakımdan herkes, yarın inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız ile ilk istişare yapacağım onu da söyleyeyim, sanki görüş ayrılığı varmış gibi hava yansıtılıyor. Daha Cumhurbaşkanımız ile oturup herhangi bir şekilde bu anlamda detaylı bir görüşme yapmış değiliz. Yemin töreninden sonra görevi aldım hemen ertesi gün Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul'a gitti. Şu ana kadar da dediğim gibi doğal bir süreç. Yarın inşallah kendisi Ankara'ya teşrif edecekler, o zaman oturup konuşacağız, istişare edeceğiz, Türkiye'de şimdiye kadar nasıl olmuşsa bundan sonra da merak etmeyin, AK Parti'nin olduğu yerde kriz olmaz."