Ezgi ÇAPA/İSTANBUL, (DHA) BEYOĞLU esnafı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 347. maddesinde yer alan "10 yılını dolduran kiracının tahliye edilebileceği" maddesi ile 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanunlar gerekçe gösterilerek tahliye ediliyor. Kiracıların en çok etkilendiği yer ise kentsel dönüşüm projelerinin gözdesi olan Beyoğlu. Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı "Tüm esnaflar, kiracılar bunun muhatabıdır. Beyoğlu’na özel değildir. Beyoğlu en çok uygulama bulduğu yerdir. Şu anda Türkiye'nin her yerindeki esnaflar bu yasalarla dükkanlarından tahliye edilebilirler" dedi RÖPORTAJ SIRASINDA YENİ BİR TEBLİGAT Her iki yasadan etkilenen kişilerden biri 1936 yılından bu yana İstiklal Caddesi üzerindeki küçük dükkanında korse ve iç çamaşırı satan İlya Avramoğlu. Büyükbabası ve babasının el yapımı korse üreterek başladığı esnaflık yolculuğunu devam ettirmeye çalışan Avramoğlu, İstiklal Caddesi'nin faal olan en eski dükkanın, kendisinin işlettiği dükkan olduğunu söyledi. Avramoğlu, "Bu dükkan bir tarihtir, ayakta kalması gerekir. Ancak korunması gerektiği yerde, Borçlar Kanunu'na göre mal sahibimiz bizi tahliye etmek istiyor. Bir tarih yok olmak ve kapanma tehlikesi ile karşı karşıya" diye konuştu. Dükkanını kurtarmak için mahkeme mahkeme dolaşan Avramoğlu'na röportaj sırasında bile postacı yeni bir duruşma tarihini haber veren tebligat getirdi. "6-7 EYLÜL’Ü ATLATTIK, BORÇLAR KANUNU'NU ATLATAMADIK" Şu anda 92 yaşında olan babası ile birlikte 9 kişiye bakmakla yükümlü olduğunu belirten Avramoğlu, babasının 6-7 Eylül’de yaşadıklarını anlatarak “Bütün malları sokaklardan toplamışlar. Borç harçla yeni makineler alıp hayata tutunmaya çalışmışlar. 6-7 Eylül’ü atlattık ama Borçlar Kanunu'nu atlatmakta büyük sıkıntı yaşıyorum" dedi. Avramoğlu, dükkanının sanatçı Safiye Ayla’dan pek çok ünlü isme kadar ev sahipliği yaptığını ifade etti. "BİZİ KAPIYA ATIYORLAR" Beyoğlu’nun arka sokaklarında kafe işleten Emriye Uysal da o yasaların mağdurlarından. 30 yıldır işlettiği dükkanı da kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olan Uysal, üniversite öğrencilerinin uğrak yeri olan Laterne kafenin sahibi. Yanında 9 öğrenci çalıştıran Uysal, “30 yıldır buradayız. 10 yıllık kanun çıkınca çıkmak durumundayız. Burası çocukların kütüphanesi gibi bir yer. Bizi kapıya atıyorlar. Binayı 49 yıllığına zenginler kiralamış. Vergimi veriyorum, hiçbir kaçak işim yok" diyerek uygulamaya tepki gösterdi. "KENDİ YAĞIMLA KAVRULAN KÜÇÜK BİR ESNAFIM" Mal sahibinin el değiştirmesi nedeniyle 12 yıllık dükkanını kapatmak zorunda kalan Stil kundura sahibi Murat Nazlıçiçek, 2 ay önce tebligat alanlardan. Üstelik tebligat binadaki tüm ev ve iş yerlerine yapılmış. Nazlıçiçek, “Polis nezaretinde geldiler, 1 saat bile izin vermediler. Bütün eşyalarımı kaldırıma çıkardılar. 50 lira para vardı cebimde. O halde mallarımı nasıl taşıyayım" diyerek yaşadığı olayı anlattı. "RUHSUZ BİR BEYOĞLU OLUŞUYOR" Beyoğlu’nda küçük esnafın barınamaz hale geldiğini ifade eden Beyoğlu Kent Savunması'ndan avukat Eren Can, “Burası otelleşmeye başladıkça, buranın küçük ve eski esnafına yer kalmıyor. Zincir ve marka mağazalara dönüşüp ruhsuz bir Beyoğlu haline geliyor. Geriye sadece nostaljik tramvay kaldı. Her geçen gün bir dükkan daha kapanmakta" diye konuştu. Esnafların tahliye edilmesi için tek bir düzenleme olmadığını hatırlatan Can, “Borçlar Kanununa göre 10 yılı aşkı süredir kiracıysanız mal sahibi hiçbir gerekçe göstermeden, kiranızı düzenli ödeseniz, gerekli zamları yapsanız bile sizi tahliye edebiliyor. Afet yasasına göre ise binanız riskli bina denilerek yerinizden edilebiliyorsunuz" dedi. "TÜM KİRACILAR BU YASALARIN MUHATABIDIR" Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ise "“Tüm esnaflar, kiracılar bunun muhatabıdır. Beyoğlu’na özel değildir. Beyoğlu en çok uygulama bulduğu yerdir. Şu anda Türkiye'nin her yerindeki esnaflar bu yasalarla dükkanlarından tahliye edilebilirler" dedi. 10 yılını dolduran bütün kiracıların sorgusuz, sualsiz, gerekçesiz yerlerinden edilebileceklerini belirten Yapıcı, “Beyoğlu Kelebek Korse’yle, ayakkabıcılarıyla, İnci Pastanesi’yle, Emek Sineması’yla vardır. Bütün bu dokunun değişimini kolaylaştırmak için önce sosyal dokuyu buradan uzaklaştırmaya çalışan korkunç bir müdahaleyle karşı karşıyayız" diye konuştu. Beyoğlu’nun anılarında özel bir yeri olduğunu söyleyen Yapıcı, "Emek Sineması babamla gittiğim ilk sinemadır. İnci Pastanesi eşimle pasta yediğim yerdir. Beyoğlu öğrenciliğimin geçtiği yerdir, hayatımdan bir parçadır. Buradaki her dönüşüm benim belleğimden bir parça koparıyor" şeklinde konuştu.