Emre BAYLAN/ANTALYA, (DHA)- ULUSLARARASI Antalya Film Festivali Direktörü Elif Dağdeviren, pazar günü 52'nci kez kapılarını açacak Uluslararası Antalya Film Festivali'nin misyonunu bir üst seviye taşıma zamanının geldiğini söyledi. Dağdeviren, "Uluslararası Antalya Film Festivali, kollarını olabildiğince açıp dünyayla buluşmaya çalışıyor" dedi. Türkiye'nin en uzun soluklu film festivali Uluslararası Antalya Film Festivali, 29 Kasım'da 52'nci kez sinemaseverle buluşacak. 6 Aralık Pazar günü düzenlenecek gece ile Türk ve dünya sinemasının en iyilerinin açıklanacağı 52'nci kez düzenlenen festivalde, son yılların en kapsamlı değişimi görülecek. "MİSYONUNU BİR ÜSTE TAŞIMA ZAMANI" Bu değişimin en etkili isimlerinden festival direktörü Elif Dağdeviren, Antalya'nın Türkiye'nin ilk ve öncü film festivali olduğunu belirtti. Dağdeviren, yarım asrı geride bırakan tarihiyle Antalya Film Festivali'nin Türkiye'de İstanbul, Ankara, Adana, Malatya gibi film festivallerine yol açtığını ve ilham verici olduğunu söyledi. Antalya'nın şimdi bu misyonunu bir üste taşımasının zamanı geldiğini kaydeden Dağdeviren, "Yarım asır sonra bunu yapmak zorunda" dedi. Festivalle ilgili sektörün ve izleyicinin beklentilerinin de 52 yıllık tarih içinde değiştiğini belirten Dağdeviren, festivalde bu yıl yaşanan değişimin arka planındaki düşünce yapısını şöyle anlattı: "Eskiden festivallerin birincil hedefi insanların seyretmekte zorlanacağı eserleri toparlayıp halkla sinema salonlarında buluşturmakmış. Ama bugün online mecralarda her türlü filmi seyretme şansına sahibiz. Her taraf ekran dolu. Ama biz ne yapıyoruz? 'Sinema sinemada izlenir' nosyonunu halka aktarmaya ve onlarını sinemada buluşmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Sinema, futbol gibi toplu seyir kültürünü bizi veriyor. Bunun dışında bir festivalin içinde bulunduğu şehre, ayrıca hizmet ettiği sektöre katkısı olmak zorunda." İSİM DEĞİŞİKLİĞİ MARKALAŞMA ADIMI Dağdeviren, bu bakış açısı sonucunda festivalin isminde yer alan 'Altın Portakal'ı bırakıp yola devam etme kararının festivalin yapıldığı şehre, Antalya'ya katkısını sağlamakla bire bir ilgili olduğunu söyledi. Bununla birlikte dünyanın sayılı festivallerinin de yapıldığı kentin adıyla, Cannes Film Festivali, Berlin Film Festivali, Venedik Film Festivali gibi, gerçekleştiğini hatırlatan Dağdeviren, bunun aslında bir tercih olduğunu dile getirdi. Festivalin yapıldığı kentin adını almasının aslında bir çağrı olduğunu vurgulayan Dağdeviren, "Bu aslında 'Gelin, burada ben sizin için bir şey yapıyorum' çağrısıdır. Uluslararası Antalya Film Festivali, kollarını olabildiğince açıp dünyayla buluşmaya çalışıyor" dedi. Festivalin adındaki değişimin festivalin ödülü Altın Portakal'ın dünyada önemli bir marka olması için bir adım olduğunu belirten Dağdeviren, "Altın Portakal'ı alan film gişe yapmak, dünya festivallerine davet edilmek, dünya televizyonlarına 'satabilirim' toplantıları yapmak zorunda" diye konuştu. 52'NCİ YILIN YENİLİKLERİ Uluslararası Antalya Film Festivali'nde artık filmleri halkla buluşturmanın yanında Türkiye film sektörünün Antalya'da dünya sektörüyle nasıl buluşacağı üzerine çalıştıklarını kaydeden Dağdeviren, bu kapsamda 52'nci yılın yenilikleri hakkında şunları söyledi: "Yarışmalarda yaptığımız değişikliklerden biri, ulusal ve uluslararası uzun metraj yarışma kategorilerinde aynı ödülleri koyduk. Uluslararasında sadece 'En İyi Film' ödülümüz vardı. Şimdi oyuncu, senaryo, yönetmen gibi 6 ödül kategorisi belirledik. Ulusal yarışmada ise ödülleri ikiye ayırdık. En İyi Film'in de yer aldığı ilk grupta ödüller Uluslararası Yarışma'yla aynı gecede, 6 Aralık'ta açıklanacak. Geleneksel Altın Portakal Ödülleri dediğimiz, kurgu, sanat yönetmeni, görüntü yönetmeni, en iyi yardımcı kadın, erkek oyuncu gibi ödülleri ise 1 gece önce, Antalya Film Formu'nda kapanış gecesinde veriyoruz. Para ödülünün azalması da bu kapsamda değerlendirilmeli. Dünyadaki prestijli hiçbir ödül para verdiği için uğruna yarışılan ödüller değil. O ödül bir yıl içinde zaten paraya tahvil oluyordur." FARKLI BİR ÖDÜL SİSTEMİ Dağdeviren, uluslararası ve ulusal yarışmada para ödülünün farklı olmasının, Antalya Film Festivali'nin Türk sinemasını ikinci konuma düşürdüğüne yönelik değerlendirmelerin geçerli bir zemini olmadığını söyledi. Ödüllerin uluslararası yarışma için 50 bin euro, ulusal yarışma izin 50 bin lira olarak açıklandığını belirten Dağdeviren, ulusal yarışmada ek olarak 50 bin lira dağıtım ödülünün de bulunduğunu söyledi. İÇİNDE ANTALYA GEÇEN FİLME DESTEK Festivalin filmlere proje aşamasında da önemli destek sunduğunu kaydeden Dağdeviren, 100 bin lira ödüllü Antalya Film Destek Fonu başlattıklarını söyledi. Fona başvurmanın tek şartının projenin en az üçte birinin Antalya'da geçmesi olduğunu belirten Dağdeviren, şöyle dedi: "Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Menderes Türel'in Antalya'nın bir sinema merkezi olması hedefi, hayalleri var. Çok büyük bir film stüdyosu kurmak, festivalin belirlenen süre dışında yıla yayılması, sinema müzesi kurulması gibi. Dolayısıyla Antalya'nın filmler içinde görünür olması bizim için çok önemli." "AMERİKA'YI YENİDEN KEŞFETMİYORUZ?" Festivaldeki değişimin dünya örneklerinin Antalya Film Festivali için yeniden yorumlanmasından öte bir anlamı olmadığını, yeni bir keşif içinde olmadıklarının altını çizen Dağdeviren, festivalden belgesel ve kısa film yarışmaları kaldırılırken de sinemanın bu dalında çalışanlar için yeni fırsatlar yarattıklarını söyledi. Dağdeviren, konuyla ilgili şunları söyledi: "Belgesel yarışmasında geçen yıl 30 bin lira büyük ödül vardı. Başkaca da bir ödül söz konusu değildi. Bu sene iki şey birden yapıyoruz, Antalya Film Forum içinde proje aşamasında 2 ayrı projeyi birden destekleyip 30'ar bin lira veriyoruz. Belgeseli de ana yarışmanın içine koyduk. Nitelikli belgesel filmler tüm festivallerde ana yarışmanın içine girmeye başladı. Dolayısıyla biz de alıyoruz. Büyük ödüle ulaşma şansı olsun istiyoruz, bu yapımların da müziğini yapanıyla, kurgucusuyla, sanat yönetmeniyle ödül almaya hakkı olduğuna inanıyoruz." BELGESEL VE KISA FİLM YARIŞMALARI NEDEN KALKTI? Elif Dağdeviren, belgesel ve kısa film yarışma kategorilerinin kaldırılmasının festivalin geçen yıl Taksim Gezi Parkı protestolarını anlatan 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' adlı belgesel üzerinden yaşanan sansür tartışmalarıyla ilgili tutulmasının ise hakkaniyetli bir eleştiri olmayacağını söyledi. Festivalin yaşayacağı değişim ve dönüşümü 51'inci festival için çalışmaya başladıkları dönemde konuşmaya başladıklarını ve kamuoyuyla paylaştıklarını aktaran Dağdeviren, "Biz bunu bu kadar detay olmadan açıklamıştık" dedi. Gelecek yıl bu noktada 'Yarının Filmleri ve Belgeselleri' adlı iki yeni uygulamayı başlatacaklarını belirten Dağdeviren, küçük bir versiyonun bu yıl uygulanacağını ekledi. FESTİVAL KORTEJİ ENGELLİ ÇOCUKLARLA Elif Dağdeviren, festivalin olmazsa olmazı kortejin bu yıl bir sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirileceğini söyledi. Dağdeviren, festivalin açılış günü 29 Kasım Pazar yapılacak kortejin bu yıl Antalya Büyükşehir Belediyesi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Okulu'yla birlikte gerçekleşeceğini söyledi. Korteje EXPO 2016 Antalya'nın bir çocuk korosuyla katılacağını aktaran Dağdeviren, korteje katılan sanatçıların Büyükşehir Belediye Başkanı Türel ve bu okulun öğrencileri tarafından karşılanacağını belirtti. "SAYGI BEKLİYORUZ" Dağdeviren, festivale ilişkin 'Yırtık kot' yasağının ise saygı beklentisinden öte bir anlamı olmadığını söyledi. Mayıs ayından bu yana çok ciddi bir çalışma içinde olduklarını belirten Dağdeviren, "Tüm bu çalışma, yorgunluk 6 Aralık gecesi 2 saatlik bir tören için. Bunun karşılığında tek isteğimiz insanların o girdikleri ihtişamlı ortama uyum sağlaması. Bunu yaparlarsa çok mutlu oluruz" dedi. Festivalin açılış ve kapanış gecesine daha rahat giyinerek gelmeyi tercih edenler olacağını, ancak kırmızı halıdan geçip sahneye çıkacak, ön sıralarda bulunacak isimlerin daha özenli görünmelerini tercih ettiklerini belirten Dağdeviren, bunun 50'nci festivalde yönetmen Şerif Gören'in 'Çarşı' tişörtüyle, 51'inci festivalde aralarında Büşra Pekin'in de bulunduğu bir grup oyuncunun yakalarında 'Kobane' yazılı kağıtlarıyla katılmasını engelleme girişimi olduğuna yönelik eleştirilere ise "Sinemacıların sektöre inanılmaz bir saygısı var. Ancak bir kısmı törenlere tepkili oluyor. Bir kısmı gelmiyor bir kısmı tepkisini sahnede gösteriyor. Bunu çok iyi anlıyorum. Ancak smokinin üzerine 'Kobane' yazılamıyor mu, gömleğin altına 'Çarşı' yazılamıyor mu?" dedi.