BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, Papa'nın Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili sözlerine sert tepki gösterdi. Dini liderlerin birinci görevinin tarihî tartışmalar üzerinden yeni bir çatışma ve nefret ortamı oluşturmak olmadığını söyleyen Davutoğlu, "Sayın Papa'nın herhalde zamanla üzerindeki bazı etkiler ya da kendisinin tarih alanındaki bilgi yetersizliği, bugün bahsettiğiniz biçimde bir açıklamayı beraberinde getirdi. Dışişleri Bakanlığımız gerekli açıklamayı yaptılar. Vatikan Büyükelçimizi istişareler için Türkiye'ye davet ettik. Gerekli tepkileri gösterdik" diye konuştu. "PAPA'YA YAKIŞMADI" Meridyen Derneği Kutlu Doğum Haftası Programı'na katılmak üzere Cemal Reşit Rey Konser Salonu'na gelen Başbakan Davutoğlu, etkinlik öncesi gazetecilerin güncel konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, Papa'nın Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili sözlerinin sorulması üzerine, Papa'ya ve bütün Hıristiyan alemine çağrıda bulunmak istediğini belirterek, şunları söyledi: "Tarihî tartışmaları açacak olursak, herhalde bundan en fazla bir anlamda utanç duyacak unsurlar, bir anlamda Avrupa içindeki unsurlardır. Engizisyon mahkemeleri ve onun getirdiği İspanya'dan kaçan Yahudilerin ve Müslümanların sığınağı Türkiye olmuştur. Bu 500 sene önce. O yıllarda İstanbul Türklerin, Ermenilerin, Rumların, Müslümanların, Yahudilerin birlikte barış içinde yaşadığı bir şehirdi ve hep böyle olageldi.

Eğer dış faktörler olmamış olsaydı, muhtemelen 1915 yılında yaşanan acı olaylar yaşanmayacaktı. Bu acıları tek taraflı olarak okumak, sadece insanoğlunun bir kısmının acılarına sahip çıkıp, diğerinin acılarını örtmek sayın Papa'ya ve bulunduğu makama yakışmamıştır. Acılar, özellikle de savaş döneminde yaşanan acılar paylaşıldığı zaman, o acılar anlaşıldığı ve adil bir hafızayla bu acılara sahip çıkıldığı zaman, barış ortamı doğar. Bunun güzel bir örneği yine bugünlerde Çanakkale'de, Gelibolu'da yaşanan acılar üzerinden ortaya çıkan Türk ve Avustralya, Yeni Zelanda halkları arasındaki barış ortamıdır.

Sayın Papa'nın ve benzeri görüşte olan siyasi liderlerin, bakın burada altını çizerek söylüyorum, dini liderlerden bizim beklentimiz barış çağrısında bulunmalarıdır. Ama siyasi liderler bu konuyu istismar edebilirler, ediyorlar. Dini liderlerden öncelikli beklentimiz, barış çağrısında bulunmaları ve Avrupa'ya egemen olan İslamafobik ve anti-İslam tavırlardan uzak durmalarıdır. Papa'nın açıklamaları sadece tarihin yanlış okuması değil, eksik okuması değil, tek taraflı olarak bir grup bunun acılarına sahip çıkarken, diğer grubun acılarını yok saymak değil, aynı zamanda Avrupa'da yükselen ırkçılığa prim veren ve Müslümanları ve Türkleri kolektif bir suçla itham eden zamanlama bakımından da son derece şanssız, son derece yanlış ve tutarsız bir açıklama olmuştur.

Geçen sene sayın Cumhurbaşkanımız, bu sene ben, 1915 olaylarıyla ilgili olarak son derece açıkyürekli açıklamalarda bulunduk. Tavırlar ortaya koyduk. 2005 yılında da çağrıda bulunmuştuk. Daha sonra protokolleri imzalarken de aynı çağrıyı tekrar ettik. 'Gelin Türkiye ile Ermenistan arasında yepyeni bir dönemi açalım. 1915 olaylarını adil bir hafızayla, ortak acılarımızın paylaşıldığı ve yeni bir dostluk döneminin başlangıcı olarak birlikte değerlendirelim. Arşivlerimizi açalım. Her türlü tarihi açıklamaya ve her türlü tartışmaya açık bir şekilde bu konuları ele alalım.' Ama gönülleri kapalı olanlara arşivleri açmak, bir fayda getirmiyor. Müslümanlara toplu olarak, Türklere özel olarak bir şekilde kolektif bir suç isnat etmek isteyenler, tam da ırkçılığın ve İslam karşıtlığının yayıldığı bir dönemde son derece yanlış bir akıma öncülük etmektedirler. Ümit ederiz sayın Papa, Türkiye'ye geldiğinde bize zikrettiği görüşlerini, ki o görüşlerde samimi olduğuna ve dini bir liderin zikrettiği görüşler olması bakımından da çok büyük bir önem atfederek kendilerini dinlemiştik, o görüşlere sahip çıkar ve şu son takındığı tutumu tekrar gözden geçirir.

" AĞRI'DAKİ OLAY Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ağrı'daki terör olayıyla ilgili olarak HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın ortaya attığı iddiaları da yalanlayarak, "Meşru bir siyasi partinin genel başkanı mı, yoksa bölücü terör örgütlerinin silahlı unsurlarının baskı yaparak, halkı yönlendirmek için yaptığı bu tür terör faaliyetlerini savunan, meşru kılmaya çalışan bir terör savunucusu mu? Gün, herkesin tavrını açık bir şekilde ortaya koyma günüdür" dedi.

"DEMİRTAŞ YALAN SÖYLÜYOR" "Sayın Demirtaş yalan söylüyor ve gerçekleri saptırıyor" diyen Davutoğlu, olayın, Türkiye seçim ortamına girerken bölücü terör örgütünün bir provokasyonu olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Geçtiğimiz 4 Nisan günü, Doğubeyazıt'ın Güngören Köyü, Kule mezrasında benzer bir çalışma yapılmış ve oradaki köylüler bölücü terör örgütünün silahlı unsurları tarafından seçimlerde bir partiye destek vermek için propagandaya maruz bırakılmasının ötesinde, baskı altına alınmıştır. Benzer bir faaliyet Yukarıtüfek Köyü'nde tekrar yapılmak istenince, bu sefer Türkiye'de kamu düzenini koruma görevini üstlenen Valiliğimiz ve ilgili güvenlik birimlerimiz, seçimlerde şu veya bu yönde oy kullanma yönünde baskı ortamının oluşmaması için gerekli tedbirleri almak üzere bölgede faaliyete geçmişlerdir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye'nin her bir köşesinde kamu düzenini tesis etmek için gereken her türlü çalışmayı yapar. Bu konuda hiçkimseye de hesap verecek değildir."

"TSK GEREKLİ TEDBİRİ ALIR" Bölücü terör örgütü unsurlarının Yukarıtüfek Köyü civarında ağaç dikme törenini bahane ettiklerini anlatan Davutoğlu, "Gerçekten ağaç dikilse, gerçekten barışçıl bir ortamda şenlik yapılsa, Silahlı Kuvvetlerimiz de oraya onlarla birlikte, o şenliğe katılmak için gider. Bizler de gideriz. HDP'yi kast ediyorum, siyasal bir parti propaganda yapsa, onun propaganda yapması için bütün güvenlik şartları oluşur. Ama eğer bölücü terör örgütü dağdaki unsurlarıyla köylere inerek baskı yapmaya kalkarsa, işte orada demokrasinin ve seçim şartlarının bittiği, kamu düzeni probleminin ortaya çıktığı bir süreç başlar. Demirtaş, olayları karartmak suretiyle, bölgede uygulamakta oldukları baskıyı örtbas etmeye çalışıyor. Silahlı Kuvvetlerimiz orada gerekli tedbirleri alarak vatandaşlarımız üzerinde ortaya çıkabilecek baskıları engellemeye dönük bir çalışma yürütmüştür. Bu onların görevidir. Her yerde de bu görevi yapacaklar. Seçim güvenliğini sağlamak üzere her türlü tedbiri alacağız" diye konuştu.

"DEMİRTAŞ KARAR VERSİN" "Sayın Demirtaş karar versin" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "İstanbul'da Kadıköy Meydanı'nda barışçıl bir söylem güya tutturup, legal bir siyasi partinin eş başkanı olarak konuşup, Doğubayazıt'ta olan olaylar söz konusu olduğunda bölücü terör örgütünün sözcülüğünü yapmak ona yakışmaz. Bir tercih yapmak zorunda. Meşru bir siyasi partinin genel başkanı mı, yoksa bölücü terör örgütlerinin silahlı unsurlarının baskı yaparak, halkı yönlendirmek için yaptığı bu tür terör faaliyetlerini savunan, meşru kılmaya çalışan bir terör savunucusu mu? Gün, herkesin tavrını açık bir şekilde ortaya koyma günüdür. Biz hükümet olarak Türkiye'de seçim güvenliğini tehdit eden her çalışmaya karşı, silahlı herhangi bir unsurun halkımızı baskı altına almasına karşı gerekli tedbirleri alırız. Bu konuda kimsenin tereddüdü olmamalıdır." Doğubayazı'taki saldırıyla savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit olduğu saldırı arasında bir fark olmadığını belirten Davutoğlu, "İkisi de Türkiye'de kaos çıkarmak isteyen ve seçim güvenliğini tehdit etmek isteyen terör unsurlarının, ki bunların hepsinin dış bağlantıları da vardır, onların yaptığı faaliyetlerdir."

"KİMSE BARIŞ GÜVERCİNİ ROLÜ YAPMASIN" İlk silahın kesinlikle Silahlı Kuvvetler tarafından atılmadığını savunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu ağaç dikme töreni yapılması düşünülen yere terör örgütü unsurlarının sızmasını engellemek için tertibat alan askerimize karşı, terör unsurları ateş açmışlardır ve askerimiz de görevlerinin bir gereği olarak mukabelede bulunmuştur. Kimse barış güvercini rolü oynamasın. Kimse bir taraftan seçime giren bir siyasi parti lideri görüntüsü ve barışçıl bir dil, diğer taraftan da terör sözcülüğüne de soyunmasın. Sayın Demirtaş, tam bir bukalemun mantığı içinde doğuda başka, batıda başka, Doğubayazıt'ta onun sözcüleri başka, ki terörle işbirliği yapmıştır Doğubayazıt'ta bazı HDP unsurları, İstanbul'da, Kadıköy'de başka bir dil kullanarak Türkiye'de demokratik hayat içinde yer alınmaz" diye konuştu.

"TAVIR ALMAYA DAVET EDİYORUM" 3 hafta önce silah bırak çağrısı ile yeni bir dönemin açıldığını ümit ederken, silahların gölgesi altında vatandaşlar üzerinde baskı uygulamaya çalışmanın büyük bir çelişki ve ikiyüzlülük olduğunu belirten Davutoğlu, "Hele Demirtaş'ın bugün Kadıköy Meydanı'nda söyledikleri tümüyle yalandır, tümüyle aldatmacadan ibarettir. Elimizde bütün vesikalar vardır. Bu konuda Demirtaş'ı dürüst, samimi olmaya ve barışçıl siyaset yapmaya, barışçıl siyaseti engelleyen silahlı unsurlar kim olursa olsun onlara karşı da tavır almaya davet ediyorum" dedi.

Özgür ALTUNCU / İstanbul, (DHA)