BABA, SANIKTAN, DEKANLIKTAN, REKTÖRLÜKTEN ŞİKAYETÇİ Duruşmayı en önde izleyen öldürülen Fırat Çakıroğlu'nın annesi Özlem Erdem ile boşandığı eşi Fuat Mahir Çakıroğlu, dikkat çeken açıklamalar yaptı. Mağdur avukatlarının sorularını yöneltmelerinden sonra, sanık Nurullah S.'ye, Mahkeme Başkanı Ahmet Badalı aracılığıyla soru sormak için ilk sözü baba Fuat Mahir Çakıroğlu aldı. Hem sanıktan, hem de rektörlük ve dekanlıktan şikayetçi olduğunu söyleyen baba Çakıroğlu, "Benim oğlum, eğitim şehidi oldu. Allah'ım herkese bunu nasip etsin. Üniversitelerde benzeri olayların yaşanmamasını temenni ediyorum. Bunun için anne babaların çocuklarına sahip çıkmaları gerekiyor" dedi. Terör örgütünün üniversitelerde yuvalandığını da ileri süren Fuat Mahir Çakıroğlu, 'barış süreci' döneminde terör örgütü sempatizanlarına daha fazla alan bırakıldığını savundu. Oğlunun ölümünden sorumlu olan kişilerin cezalandırılmasını da isteyen Fuat Mahir Çakıroğlu, "Ege Üniversitesi'nde, oğlum öldürüldüğü dönemde hiçbir önlem alındı. Yönetim şimdi her türlü önlemi almaya başladı. (Sanığı kastedip) bunların söyledikleri, yüzde yüz yalan. Fırat'ın yanına nasıl gidecekler?" dedi. BEN SANIĞIN GÖZLERİNİNİ İÇİNE BAKTIM AMA O BAKAMADI Fuat Mahir Çakıroğlu'ndan sonra sözü anne Özlem Erdem aldı. Acı bir olay yaşadıklarını, hala ciğerlerinin yandığını söyleyen Özlem Erdem, Nurullah S., savunma yaptığı sırada gözlerinin içine baktığını, ancak onun kendisine bakamadığını anlattı. Oğluna bir oyun oynandığını, kumpas kurulduğunu da öne süren Özlem Erdem, "Diyarbakır'da 6 yıl öğretmenlik yaptım. Bu süre zarfında hem benim hem de oğlumun Kürt arkadaşları oldu. Kürtlerle hiçbir problem yaşamadık. Bu olay, karşıt görüş ya da Türk - Kürt olayı değildir. PKK sempatizanlarının işidir. Oğlumun puanları Çanakkale'yi tutuyordu, ama İzmir'i istedi, Çok sevindik. Sevinmez olaydık. İzmir gibi güzide bir şehirde oğlum katledildi" dedi. Oğlunun üniversitede yaşananları, PKK sempatizanlarının eylemlerini kendisine de anlattığını ifade eden Erdem, ancak o, bunları rektörlük ve emniyete de bildirmiş olmasına rağmen, polisten "Rektörlük izin vermedikçe yapacak bir şeyimiz yok" yanıtını aldığını söyledi. Oğlunu, PKK sempatizanlarına karşı sürekli uyardığını da söyleyen acılı anne, "Bana evlat acısı yaşatma, tek bir bıçak darbesiyle öldürürler seni dedim. O da, 'merak etme anne, ben çocukların eğitimleriyle ilgileniyorum' dedi. Benim oğlum bir faşist değildi, bir vatanseverdi. Atatürk, vatan, bayrak sevgisiyle doluydu benim oğlum. Oğlum bir liderdi, gençleri yönlendiriyordu, bu yüzden ölümle tehdit ediliyordu. Bölücülerle mücadele ettiği için öldürüldü. Oğlum benim gönlümde şehittir. Ölümüne sebep olanlardan şikayetçiyim" dedi. SAVCI, GÖRÜNTÜLERİ TÜBİTAK İNCELESİN Duruşmada bu sırada söz alan Cumhuriyet savcısı, yaralama olayını gösteren ve tahrip olduğu belirlenen kamera görüntülerinin TÜBİTAK'a gönderilerek kurtarılıp kurtarılamayacağının sorulmasını istedi. Ayrıca duruşmaya gelmeyen sanıklar hakkında yakalama kararı verilmesini ve sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti. SALON KARIŞTI Sanık avukatlarının da gerekli savunmalarını ve taleplerini yaptıktan sonra mahkeme heyeti, ara karara vermek için arka odalarına geçti. Bu sırada salonda bulunan izleyiciler, sanık Nurullah S.'nin avukatlarının bulunduğu bölüme laf attı. Ardından da pet şişe fırlattı. Olaya müdahale eden polis, salondaki izleyicileri dışarı çıkardı. Bu durumu adliye binası dışında bekleyen ülkü ocakları üyelerini de hareketlendirdi. İçeriye girmeye çalışanları polis engelledi. DURUŞMAYI İZLEYEN OKTAY VURAL'DAN SERT AÇIKLAMA Duruşmayı bir süre izledikten sonra adliyeden ayrılan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, çıkışta yaptığı açıklamada, "Savcının hazırladığı iddianamede Ege Üniversitesi'nde PKK'nın Kandil kampı gibi anlatılıyor. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum. İlim ve irfan yuvası olması gereken üniversitelerimizde PKK terör örgütünün sözde gençlik yapılanmasına izin verenler, Kandil'deki kamplar gibi kurtarılmış bölge ilan edilmesine göz yumanlar, üniversitesini bitirip ailesine helal ekmek götürmek isteyenleri sindiren bir terör örgütü yapılanmasına izin verenler iddianamede yazıyor. Terör örgütünün uzantıları asayiş birimleri kurmuş. Sadece Cizre'de, Yüksekova'da değil üniversitelerde kurdukları asayiş birimleri ile Anadolu'nun genç insanları sindiriliyor, korkutuluyor. Bilerek, isteyerek şehidimiz Fırat Çakıroğlu bayrağa sahip çıktı diye hedef alınıyor. Bugün Ege Üniversitesi'nde gördüğümüz hususlar maalesef Yüksekova'da, Cizre'de gördüklerimizden farklı değil" diyen Vural, "Okullarda kurtarılmış bölgeler vardır. Ay-yıldızlı bayrağımız indirilmektedir. Fırat Çakıroğlu'na saldıranlar kamu düzenini bozanlardır, askerimize, polisimize kurşun sıkanlardır. Bir hukuk devletinde adaletin tecelli etmesini temenni ediyorum" dedi. DURUŞMA ERTELENDİ Verilen kısa aradan sonra Mahkeme Başkanı, eldeki görüntülerin TÜBİTAK'a gönderilip incelenmesine, duruşma salonunda avukatlara pet şişe fırlatıp, duruşma görüntülerini sosyal medyada yayınlayanlar hakkkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verip, duruşmayı 6 Ocak 2016 tarihine erteledi.