Hasan DÖNMEZ- Ali Rıza ETCİ/ERMENEK (Karaman), (DHA) - KARAMAN'ın Ermenek İlçesi'nde geçen 28 Ekim'de 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili 3'ü tutuklu 16 sanıklı davanın ikinci duruşmasına bugün devam edildi. Tutuksuz yargılanan sanıkların dinlendiği duruşmayı 3.5 aylık kızı Sare ile izlemeye gelen ölen madenci Ali Haznadar'ın eşi Fadime Haznadar, kızını gösterip ''Babasını savunmaya geldi'' dedi. Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklar Has Şekerler Madencilik Şirketi sahibi Saffet Uyar, Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi Müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey ve aynı şirketin teknik nezaretçisi Ali Kurt; tutuksuz sanıklar Mehmet Zeybek, Şerafetin Zeybek, Naci Özsoy, Mustafa Ayan, taraf avukatlar ile ölen madencilerden İsa Gözbaşı, Osman Çoksöyler, Kerim ve kardeşi Ali Haznadar, Tezcan Gökçe, Hüseyin Gültekin, Bahri Üzer, İsmail Gürses ve Mehmet Tokat'ın aileleri katıldı. Geçen 15 Haziran günü başlayan ve 3 gün süren ilk duruşmada hakkında tutuklama kararı çıkan Has Şekerler Madencilik Şirketi'nin daimi nezaretçisi maden mühendisi Yavuz Özsoy'un hala tutuklanmadığı ortaya çıktı. Özsoy, yaklaşık 3 ay tutuklu kaldıktan sonra, tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti. İSTENEN CEZALAR Davada sanıklardan 14'ü, 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan 20- 25 yıl hapis istemiyle, diğer sanıklardan 1'i 'Yetkisi olmadığı halde belgelere imza atmak', diğeri de faciayı 'Bildirme yükümlülüğünü ihlal' suçlamasıyla yargılanıyor. Ölen madencilerin aileleri ile 1-2 yaşlarındaki çocuklarının da bulunduğu 62 kişinin şikayetçi olarak yer aldığı davada, aralarında aynı madende çalışan işçilerin de olduğu 45 kişi tanık olarak bulunuyor. ''BABASINI SAVUNMAYA GELDİ'' Duruşmayı 3.5 aylık kızı Sare Haznadar ile izlemeye gelen ölen madenci Ali Haznadar'ın, eşi Fadime Haznadar, adliye girişinde gazetecilere kucağındaki kızını göstererek, ''Babasını savunmaya geldi'' dedi. Minik Sare'nin geçen ay rahatsızlığından dolayı bir böbreği alınmıştı. 'MENFAAT ÇATIŞMASI' Hakkında tutuklama kararı çıkan mühendis Yavuz Özsoy'un da aralarında bulunduğu birden fazla sanığı avukat Ali Rıza Belgin'in savunması üzerine, madenci ailelerinin avukatları, 'Menfaat çatışması' olacağını belirterek itirazda bulundu. İtiraz üzerine mahkeme heyeti, duruşmaya 10 dakika ara verdi. Aranın ardından yeniden başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı Mustafa Başarı, avukat Ali Rıza Belgin'in birden fazla sanığı, 'Bilinçli taksirle ölüme neden olma suçun olması, yargılama sonrası sanıklardaki kusurun azalması veya artması sonucunu doğuracağından' temsil edemeyeceğine karar verdi. PATRONUN GELİRİ 20 BİN LİRA Duruşmada, tutuksuz yargılanan ve başka illerde yaşayan sanıklar Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile dinlendi. Tutuksuz sanıklardan Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi ortaklarından 83 yaşındaki Hüseyin Hüsnü Özbey'in, İstanbul Adliyesi'nden SEGBİS ile ifadesi alındı. Özbey'in rahatsızlığından dolayı duruşma salonuna doktor ve hemşire nezaretinde getirildiği belirtildi. Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde şirketin yüzde 9 hissesine ortak olduğunu belirten Özbey, duruşmada yapılan kimlik tespiti sırasında aylık gelirinin 15- 20 bin lira civarında olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı, Özbey'e, eski üretim haritalarını vermediğinin iddia edildiğini sordu. Özbey de, Ermenek Cenne Kömür İşletmesi'nin 42 yıl yöneticisi olduğunu sonra da tutuklu sanık Abdullah Özbey'e görevi devrettiğini ve haritaları da tutuksuz yargılanan maden mühendisi Cemile Karaca'ya devrettiğini öne sürerek, ''Demek ki bakmamışlar''dedi. “VARDİYADA MÜHENDİS OCAĞI İNMEDİ’’ Hüseyin Hüsnü Özbey'in ifadesinin ardından 'Yetkisi olmadığı halde belgelere imza atmak' suçundan tutuksuz yargılanan barut biriminde görevli işçi Naci Özsoy, ifadesinde işsiz olduğunu, devlet tarafından mağdur kişilere ödenen 2 bin 400 lira ile geçimini sağladığını söyledi. Özsoy, Türk Standartları Enstitüsü'nde işe başlayacağını hatırlattı. Mahkeme Başkanı'nın ''Barutçu defterine başkalarının yerine imza attığın söyleniyor ne diyorsun?'' sorusu üzerine Özsoy, kazadan yaralı olarak kurtulduğunu belirtti. Bunun üzerine ailelerde tepki gösterdi. İmzaları art niyet taşımadan attığını öne süren Özsoy, ''Ben savcılıkta başımız ağrımasın diye imza attım demedim. Ben kazadan yaralı kurtulduğum için ne yaptığımı bilmiyorum. Defteri teslim etmem gerektiği için imzaları attım ve verdim. Benim oraya bakmaya yetkim yoktu. Defteri bana Yavuz Özsoy verdi. Ben bir gece gittim defterleri topladım'' dedi. Bu sırada Naci Özsoy, mahkeme heyetinden özür dileyerek ''Özür dilerim. Bacaklarım titriyor'' dedi. Özsoy, kazanın olduğu vardiya da hiç bir mühendisin ocağı inmediğini öne sürdü. Naci Özsoy'un ifadesinin ardından 1990-2010 yılları arasında Ermenek Cenne Kömür İşletmeleri'nde 'Teknik nezaretçi' olarak çalışan ve tutuksuz yargılanan, önceki duruşmada da madenci ailelerinin duruşma salonunda saldırısına uğrayan Ahmet Dağdeviren, SEGBİS ile Mersin'den duruşmaya katıldı. Dağdeviren, Cumhuriyet Savcılığı'nda verdiği ifadesinin geçerli olduğu belirtti. Müşteki avukatlarının 'MİGEM size hiç sondaj makinası alınması yönünde uyarı da bulundu mu?'' sorusu üzerine Dağdeviren, ''Hayır bulunmadı'' diye cevap verdi. Mahkeme Başkanının, ''Harita var mıydı sende. Neden deftere eski madene yaklaşıldı diye yazdınız?'' sorusuna ise Dağdeviren, haritanın olmadığını belirterek, ''Başyukarıya çıkarken biraz su gelmiş. Onu da deftere yazmışlar. Eski madene yaklaşıldı diye. Eski imalat haritalarını, sadece şirketi işleten ister'' dedi. Mahkeme başkanının ''Eski imalat haritaların istenmesi konusunda şirkete uyarıda bulunmadın mı? Eski imalata rastlandığını gördün, uyarıda bulunmadın mı?'' diye sorması üzerine Dağdeviren, yetkisinin bulunmadığını belirtti. Mahkeme heyeti saat 13.30'a kadar ara verdi.