Yaşar KAÇMAZ / İSTANBUL, (DHA) Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, geçtiğimiz günlerde Hakkari'de şehit düşen Üsteğmen Ünal Darboğaz'ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Bahçelievler'de şehit Üsteğmen için kurulan taziye çadırında dua okuyan Kamalak, daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Şehitlere rahmet dileyerek konuşmasına başlayan Mustafa Kamalak, şunları söyledi: “Topyekûn olarak kaybediyoruz, Türkiye olarak kaybediyoruz. İslam alemi olarak kaybediyoruz. Bir gencin yetişmesi kolay değil. Gencecik bedenler yazık ki en verimli çağında toprağa giriyor. Bu kanı bir şekilde durdurmamız lazım. Çatışmakla, kavgayla bir yere varılamayacağına inanıyorum. Bu kan mutlaka ama mutlaka durdurulmalıdır. Çünkü bizler insanız. İnsanları diğer varlıklardan ayıran en önemli hususiyetlerden birisi konuşma kabiliyetine sahip olmalarıdır. Bu problemleri mutlaka konuşarak çözmemiz lazım; çünkü terörist deniyor, bu deniyor, şu deniyor; onların da anaları var, onların da babaları var, onların da amcaları var, onların da halaları, teyzeleri var. Öldürdükçe düşmanlık cephesi genişliyor." Çözüm süreciyle ilgili kaygılarını, Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a söylediğini belirten Kamalak, “Yazık ki şu an çok daha büyük çatışmalarla karşı karşıyayız. 2002 yılında AK Parti iktidarı işbaşına geldiği zaman böyle bir çatışma var mıydı? Şehit cenazeleri geliyor muydu? Yok. Şu an yazık ki artarak devam ediyor. Peki ne yapmak lazım? Açık, kesin ve net olarak söylüyorum; bu kanı ancak ve ancak Saadet Partisi durdurabilir" şeklinde konuştu. “NE YAPACAKSIN O OYU?" Cizre'ye yaptığı ziyaretle ilgili de konuşan Kamalak, “Şöyleydi veya böyleydi, oradaki bütün insanlarla biz kucaklaştık. Gençlerle kol kola girdik, hasret kalmış kardeşler gibi sarıldık, koklaştık, dolaştık oraları. Hazin bir durumdu tabii. Devlet diyordu ki, 'Gitme! Hayat güvenliğini sağlayamayız, polis veremeyiz, emniyet mensubu veremeyiz , sorumluluk alamayız'. Maalesef evrak imzalamak durumunda kaldım. 'Tüm sorumluluk bana aittir, can güvenliği istemiyorum' dedim. İmzalayıp verdikten sonra gittik, hiçbir de sıkıntı olmadı. İşi bize bıraksınlar, o kanı biz durdurabiliriz, annelerin gözyaşını biz silebiliriz. Ben biliyorum ki oradaki kardeşlerimiz gönül kırgınlığı içindedir. Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında haykırıyor, Sayın Başbakan çeşitli yerlerde konuşuyor; muhalefeti eleştirirken, 'Sivas'ın doğusuna gidebilir misiniz?' diye soruyor. İyi de, sen iktidara gelirken böyle bir sorun var mıydı? Bu ülkenin birliğinden, dirliğinden, asayişinden, can ve mal güvenliğinden sorumlu olan iktidar değil mi? Şimdi geçmiş, milletten oy istiyor. Ne yapacaksın o oyu? Ülkeyi yaşanmaz hale getiren sen değil misin? Bu şehit cenazelerinin sorumlusu kim?" diye konuştu. “İŞİN ŞAKASI YOK" Suriye konusuna da değinen Kamalak, “Şu an Türkiye adım adım bir savaşa doğru sürükleniyor. Şu an NATO'dan yardım isteniyor. NATO geldiği takdirde savaş nerede olacak? Bizim apartmanda, yani merkezinde Türkiye olacak. İşin şakası yok" dedi.