Mustafa KOZAK/ ANTALYA, (DHA) - ANTALYA'da 2 yıl önce DHKP-C terör örgütünün memur yapılanması içinde görev aldıkları iddia edilen sanıklar, terör örgütü değil, sendika üyesi öğretmen olduklarını söyledi. 20 Şubat 2013 tarihinde Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Antalya Şubeler Platformu'na düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan 1'i hemşire, 5'i öğretmen 6 kişi hakkında 'silahlı terör örgütü üyesi' oldukları iddiasıyla Antalya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Duruşma öncesi Antalya Adliyesi önünde bir grup KESK üyesi protesto gösterisinde bulundu. Grup adına açıklama yapan Eğitim Sen Antalya Şube Sekreteri Hüseyin Karabulut, Ak Parti iktidarının kendisi gibi düşünmeyen ve kendisine muhalif her örgütlü insanı tutuklamaya, mahkemeye çıkarmaya kararlı göründüğünü belirtti. 'MEMUR DEĞİLİM Kİ ÖRGÜTÜN MEMURU OLAYIM' İlk duruşması bugün görülen davaya, tutuksuz 6 sanıktan 4'ü katıldı. Sanıklardan Akdeniz Üniversitesi'nde görevli Umut A. ile Savaş İ. katılmadı. DHKP-C terör örgütünün Akdeniz memur yapılanması içinde oldukları iddiasıyla yargılanan sanıklar, suçlamaları kabul etmedi. Sanıklardan Halime Sağlam, kendisinin memur yapılanması içinde olmasının mümkün olmadığını söyledi. 2008 ile 2009 yılları arasında sözleşmeli öğretmenlik yaptığını sonra da ayrıldığını anlatan Sağlam, “Devlette bir işim yok ki memur yapılanmasının içinde yer alayım. Ben devlet memuru değilim. Örgütün memur yapılanmasının içinde de olmam söz konusu değil" dedi. Sanıklardan Hüseyin Erdem de kendisinin olay tarihinde Eğitim Sen'in Alanya temsilcisi olduğunu söyledi. Sendikal faaliyetler kapsamında dönemin KESK Örgütlenme Sekreteri Akman Şimşek ile yaptığı görüşmelerin ve katıldığı toplantıların bile suçmuş gibi gösterildiğini söyleyen Erdem, "Sendikal faaliyetlerimizin suç olarak gösterilmesini kabul etmiyoruz" dedi. Sanıklardan Eğitim Sen'in o dönemde Kaş örgütlenme sekreteri olan öğretmen Züher Çapar da sendikal faaliyetlere katılmasının suç olarak görülemeyeceğini söyledi. Sanıklardan Alper Nacar da DHKP-C'nin memur yapılanması içinde yer almakla suçlandığını belirterek, bunun söz konusu olmadığını söyledi. Yaptığı görüşmelerin sendikal faaliyetler olduğunu anlatan Nacar, olay tarihinde Kemer'de görev yapan bir eğitimci olduğunu söyledi. DAVAYI CİDDİYE ALMIYORUZ Sanık avukatlarından Münip Ermiş, 20 Şubat 2013'te 7 özel yetkili mahkeme savcısının eş zamanlı talimatıyla aynı saatte Türkiye'nin her yerinde operasyon yapıldığını belirtti. 7 mahkemenin aynı anda 300-500 sanık hakkında yakalama kararı vermesinin çok düşündürücü olduğunu aktaran Ermiş, bunun sorgulanması gerektiğini söyledi. Bu operasyonlarla ilgili açılan en geç davanın da Antalya'da görülmeye başlandığını belirten Ermiş, “Bu davayı ciddiye almıyoruz. Siz de ciddiye almayın" diyerek mahkeme heyetine seslendi. Avukat Nusret Gürgöz de bu davanın özünün, sendikanın demokrasi savaşına yönelik bir hareket olduğunu iddia etti. Duruşma, diğer iki sanığın savunmalarının alınması ve eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.