Gülseli KENARLI - İdris TİFTİKCİ / İSTANBUL, (DHA) TÜRK Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı, Çırağan Sarayı'nda gerçekleştirildi. Siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların ele alındığı toplantıda, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes'den önce TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan konuştu. “TANIKLIK ETTİĞİMİZ MÜLTECİ DRAMI BİZE BİR İÇ SAVAŞIN NASIL BİR ŞEY OLDUĞUNU ANLATIYOR" Tuncay Özilhan, “Yaşananlar yüreklerimizi yakarken, topraklarımızda tanıklık ettiğimiz mülteci dramı bize bir iç savaşın nasıl bir şey olduğunu anlatıyor. Doğu ve Güneydoğu'da sokağa çıkma yasakları sürerken, teröristlerin yanında siviller, küçük çocuklar da vuruluyor, ölüyor. PKK terörünü lanetlemek için yapılan eylemlerin protesto sınırını aşıp, Kürtlerin canına, malına, dükkânlarına kastettiğine tanıklık ediyoruz. Bir G20 ülkesi olan Türkiye'nin ekonomi başkenti sayılabilecek İstanbul'un göbeğinde toplumun her kesiminin haber alma hakkını temin etmekten sorumlu medya kuruluşlarına fiziki saldırıların yapıldığı günleri yaşıyoruz. Tüm bunlar ülkemizin itibar ve istikrarını zedeleme noktasındadır" şeklinde konuştu. “UFAK FAİZ ORANLARINDAN VE TEŞVİKLERDEN AYRI BİR ŞEY GEREKİYOR" Tuncay Özilhan, FED'in kararlarının gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye açısından önemli olduğunu vurguladı. Sanayinin büyümede rolüne temas eden Özilhan, şunları dile getirdi: “Sanayisiz büyüyen ülke yok. Önemli doğal varlıkları olmayan ülkemiz sanayiyi mutlaka ele almalı. İnşaat önemli bir sektör, ekonomiyi dinamik kılıyor. Hizmet sektörü de önemli. Ama büyümenin lokomotifi sanayi ve üretimdir. Şu ortamda ürünleri Türkiye'de üretmek yerine ithalat etmeye dayalı bir ekonomi modeli 77 milyonluk bir ekonomi için çok gerçekçi değil. Üretimi, üretkenliği nasıl teşvik edeceğimiz konusunda daha fazla kafa yormamız gerekiyor. Üretimi teşvik edelim derken, 'yeni bir teşvik sistemi gerek' demiyorum. Pek çok teşvik sistemi denendi. Bu teşvikler belki istihdam gelir yaratmakta işe yaradı ama ne sanayi yatırımlarını geliştirmekte ne de bölgesel kalkınmayı sağlamakta etkili oldu. Düşük reel faizler de üretim ve yatırım için tek başına yeterli olmuyor. Merkez Bankası Başkanı'nın da vurguladığı gibi düşük faiz oranları güçlü ve kalıcı bir yatırım artışına yol açmıyor. Bize düşük faiz oranlarından ve parasal teşviklerden farklı bir şeyler gerekiyor."