İnsanın doğasında olan kıskançlığı, çocuklarımızda bazı durumlarda nasıl görürüz.Kıskançlık okul öncesi çocuklarımızda daha yoğun görülür. Aslında daha ziyade bu yaş gurubu nun hissettikleri paylaşma korkusu, sevilmeme kaygısı gibi endişelerdir. Bu durum kardeş kıskançlığını haklı gösterir.

Ailenin en çok sevdiği, ilginin sonsuz olduğu, büyükanneler, büyük babalar, teyzeler, amcalar, komşular… Herkes onu seviyor, ona hediyeler alıyor, yaptığı, söylediği her şey çok beğeniliyor, özel bir çaba göstermesine gerek kalmadan çevresi onu her haliyle beğeniyor.

İnsan neslinde tek olduğunu, dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünüyor. Yani etrafta oldukça şöhretli ve de ünlü durumda… Taki her şeyini alıp götüren, bütün taşları yerinden oynatan, onu tamamen bitiren yeni bir bebek gelinceye kadar.

Hayat onun için mükemmel giderken yeni bir bebekten, gelecek kardeşten bahsediliyor.”Neden, ne oldu ben varken benim gibi başka birine ne gerek vardı şimdi, hani beni çok seviyorlardı, benim için ölüyorlardı, herkes ama herkesin hayatında ben vardım, her yerde ben sorulur, benim yaptıklarım konuşulurdu.

Eyvaaah, ben ne yaptım ki onlara, bana olan sevgileri bitti işte, bunlar beni kesin birine verir ya da çöpe atarlar.”gibi düşünceler çocuğumuzun içini kemirir durur. Hem de öyle böyle değil kahredici bir durumdur bu onun için.

Anne babalar yeni bir kardeşin geleceğini çocuğa söylerken onun bu olaya çok sevineceğini mutlu olacağını düşünmemeli. Her türlü olumlu olumsuz tepkiye hazırlıklı olunmalı. Evin en önemli bireyi durumundayken, başka bir bebeğin onun yerini alacak olması göründüğü kadar sempatiyle karşılanacak bir durum değil.

Bebek doğduğu andan itibaren annenin babanın, herkesin ilgisinin bebeğe yöneldiğini gören çocuk endişelerinde nasılda haklı olduğunu düşünmeye başlar. Belki içine kapanır, belki de kıskançlığını dışa vurur.

Mesela;
Bebek gibi davranır
Tırnak yer, parmak emer, altını ıslatır
Bebek gibi konuşmaya başlar
Anne ve babasının ilgisini kaybetmemek için bebeği seviyormuş gibi görünebilir
Kızgınlık ve öfke nöbetleri geçirebilir ve çevreye, diğer canlılara zarar verebilir.
Bebeğin eşyalarına ya da bebeğe kimse yokken zarar verebilir.
Gece korktuğunu anne babası ile yatmak istediğini söyler
Evden asla uzaklaşmak istemez.

YÂDA çocuk dışa dönük tepkiler yerine tamamen içe kapanır. Suskun, korkak, sürekli ağlayan durumlar da yaşanabilir. Yahut hiç bir şey umurunda değildir, ne annesine nede babasına eskisi kadar sokulmaz, kendine yeni bir düzen kurmaya çalışır.

Tepkiler ne olursa olsun, çocuğumuzu bebeğe karşı dolduracak, kardeşini kıskanmasına sebep olacak en ufak bir söz ve davranışta bulunmamalıyız.”sen artık büyüdün, sen kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsun…”dersek, çocuğumuz tamamen” geriye dönüş” davranışları sergileyebilir.

Anne baba yakın çevre eskisinden daha çok büyük olanla ilgilenmeli, zaman geçirmeli. Bebeğin asgari ihtiyaçlarını karşılarken büyük çocuğumuzu da yanımıza almalı, ondan yardım istemeliyiz. Bebekle konuşup oynama sakta o bize kırılmaz. Ama büyük çocuk en ufak ilgisizlikten alınıp, birçok psikolojik sorunlar yaşayabilir.

Sevgili arkadaşlar bu konumuza haftaya devam etmek istiyorum. Uzun ve kayda değer, önemsenmesi gereken bir konu. Anne babalar ve çevrenin tutumları nasıl olmalı, aşırı ilgili ya da ilgisizliğin çocuğumuzda meydana getireceği psikolojik durumlardan bahsetmek istiyorum. Hakkınızı Helal Ediniz.
Sevgi Ve Selamlarımla En Emin Olana Emanet Olunuz.