Bayramlar eskiden akrabaların bir araya geldiği, özlem giderildiği tadına doyulmaz günler demekti. Günümüzde bu anlamını biraz yitirmiş gibi bir hal aldı. Artık bayram demek tatil yörelerine kaçmak için bulunmaz bir fırsat demek. Yoğun iş stresinden ve modern çağın sıkıntılarından bunalan aileler bayram tatillerini yıllık izinleri gibi görmeye başladıkları için artık akrabaların bir araya gelmeleri gibi bir durum kalmadı.

Özellikle gençler ve çocuklar maalesef bu yakın ilişkileri yaşama şansını pek bulamıyorlar. Yaşı 20’lerde olan gençler artık kendi arkadaşlarıyla kendi programlarını yapmaya başladılar. Çocuklar bile bayramın sadece tatilden ibaret olduğunu sanıyorlar. Aileler eğer imkânları varsa günlerce önceden tatil planlarını yapmaya başlıyor ve belki sadece bir telefonla yakınlarının bayramlarını kutlamakla yetiniyorlar.

Bizler televizyonların hayatımızda bu kadar etkili olmadığı, iletişim kablolarıyla sarmalanmadığımız dönemlerde akrabalarla, aile büyükleriyle bir araya gelinen bayramları yaşadık. Ama şimdiki çocukların ve gençlerin bayramların bu yönünü çok iyi bildiklerini söyleyemeyiz.

Eski Bayram Geleneklerimizi Çocuklara Nasıl Sevdiririz?
Bayrama yüklediğimiz bir anlam kaldıysa geleneklerimizi yaşatarak sevdirebiliriz. En basit ifadeyle bayram geleneklerini uygulayarak sevdirmek gerekir..Örneğin bayramlara özgü; 

• sabah erkenden kalkmak
• özenle giyinmek, 
• birbirimizle bayramlaşmak,
• çocuklara bayram harçlıklarını vermek,
• beraber aile büyüklerini,komşuları,akrabaları ziyarete gitmek ,
• Görüşmediğimiz insanlar varsa bayram nedeniyle kırgınlıkları unutup bir araya gelmek,
gibi çocuklara örnek oluşturacak davranışları uygulamak .

Böyle davranışlar çocuklar için olumlu bir model olması bakımından çok etkili olur. Büyüklerimizin söylediği bir söz vardır: Küslük bayrama kadar sürmeli, derlerdi. Aradaki anlaşmazlıkları unutup bayram nedeniyle kucaklaşmak bayramın manevi yönünü yaşatmamıza da neden olacaktır. Çünkü bayramlar bütün bu hazırlıklarıyla, alışverişleri ve ziyaretleriyle aslında manevi tatlar veren özel günlerdir. İhtiyacı olanlara yardım etmek için bayramlar en uygun zamanlardır. Yaşlıların gönlünü almak, komşularımızla beraber olmak, yakınlarımızla görüşmek özellikle bayramlarda ayrı bir anlam ifade eder. İnsanlar bayramlarda daha affedici ve hoş görülü olurlar. 

Çocuklarımız için bayram bizim özlediğimiz bayramlar değil. Maalesef çocuklarımız bizim yaşadığımız tatları alarak yaşamıyorlar bayramı. Bizim bayram hikâyelerimizi dinlemekten de sıkılıyorlar. Onlara bir şey ifade etmiyor bizim eğlenceli bayram anılarımız. Çünkü iletişimin inanılmaz boyutlara ulaştığı günümüzde çocuklarımız özlemek ve özlenen insanları heyecanla beklemek ne demek bilmiyorlar.

Bayramlara ayrı bir anlam katan kavuşma heyecanını yaşamıyorlar. Artık en uzaktaki insan bir telefonun ucunda, hatta bilgisayar ekranlarının karşısında. Bir tuşa basarak herkese, bir saniyede ulaşmak mümkün. Bayramdan önce sadece bir telefonla geçiştirilen kutlamalar çocuklarımıza bayramın gerçek anlamını hissettirmekten çok uzak.

• Onlar bayramlarda bir araya gelip karşılıklı yarışmalarla nasıl eğlenilir hiç öğrenemediler.
• Heyecanla bayram sabahını beklemenin,
• Evde aile bireylerinin kendi aralarında bayramlaşmasının,
• Büyüklerin ellerini öpmenin
• Harçlıklar alındıktan sonra komşu çocuklarıyla sokağa çıkmanın
• Kapı kapı dolaşıp harçlık ve şeker toplamanın nasıl bir duygu olduğunu yaşama imkânı bulamıyorlar. 

Bilmece bulmaca sormayı bilmiyorlar. Sorulsa da gülüp geçiyorlar. Onlara basit geliyor, sıkıcı buluyorlar.
Bayramda alınan bir çift ayakkabıya sarılıp uyumak ne demektir asla öğrenme şansları olmayacak.
Bir de sadece bayramlara özel gidilen lunaparkların tadını bilemeyecekler.

Şimdi her yerde her alışveriş merkezinde kurulu oyun alanlarında her an ulaşabildikleri eğlenceyle büyüyen çocuklarımız bizim anılarımızı dinlemekten sıkılıyorlar. Bizim bayramlarımız onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor.
Harlı Bayramlar
AYŞE BAY